Allah Hz Adem’i yaratmadan evvel
meleklere “ben dünyada bir halife yaratacağım” demişti. Melekler de “yeryüzünde
bozgunculuk yapacak birini mi yaratacaksın” diye karşılık vermişti.
Derler ki
dünya yaratıldıktan sonra melekler gökte cinler ise yeryüzünde yaşıyorlardı ve
cinler yeryüzünü karmaşaya çevirmişlerdi. Bunun üzerine meleklerden bir ordu
hazırlandı. Başında şeytan (o zaman şeytan olmamıştı) vardı Bu ordu, cinleri
dize getirip yeryüzünü karışıklıklardan kurtardı. Meleklerin Allah’a mukabele
etmesi bu yüzdendi.
Allah Hz Adem’i yaratmak için yeryüzünden
toprak almak amacıyla önce Cebrail’i sonra Mikail’i gönderdi. Ama bu iki melek
toprak alamadı. En son Azrail’i yeryüzüne gönderdi Azrail kırmızı, beyaz, siyah
toprak aldı. Onun için insanların özellikleri farkıdır.
Allah Hz Adem’i yaratınca meleklere ona
secde (namaz secdesi değil, selam baş eğme secdesi) edin dedi. İlk önce İsrafil
secde etti. Sonra tüm melekler de secde etti. Ama iblis etmedi. Böbürlendi,
büyüklendi. Allah da onu cennetinden kovdu.
İblis’in melek olduğunu, meleklerin cin
kolundan olduğunu, cin olduğunu (ayetle sabit) söyleyenler olmuştur.
Allah Hz Adem’e eşyaların ismini
öğretti ve onu meleklerin huzurunda ve meleklerle beraber sınava tabi tutarak
ve meleklere de eşyaların isimlerini sorarak Hz Adem’i onure etti.
Hz Adem’in kaburga kemiğinden Hz
Havva’yı yarattı. İkisini de şeytana karşı uyararak cennette serbestçe
dolaşmalarını ama sadece bir ağaca dokunmamalarını emretti. Ağacın ne olduğu
net değildir. Elma, buğday vs söylenmiştir.
İblis bu ikisini “eğer bu meyveden
yerseniz ölümsüz olacaklarını ebediyen burada kalacaklarını” söyleyerek ve
Allah adına yemin ederek kandırdı. Bazı müfessirler meyveyi önce Hz Havva yemiş
sonra da eşine yedirmiştir derler.
Cennetten kovulan İblis cennete nasıl
girmiştir? Şeytan fiziki olarak değil bu ikisine vesvese vererek cennette
onları kandırmıştır görüşü daha mantıklıdır. Yılanın soktuğu, cennetin kenarına
kadar gelip ikisine yaklaştığı da söylenmiştir.
Yasak meyveyi yiyince her ikisinin de avret yerleri
birbirlerine göründü. Cennetteki yapraklarla avret yerlerini örtmeye başladılar
ve hem birbirinden hem de Allah’tan utandılar. O zamana kadar avret yerleri
nurla kapalı idi ve cinsi duygulardan arınmışlardı.
Allah onlara sitem edip her ikisini
dünyada farklı yerlere gönderdi. Hz. Adem arayıp Hz Havva’yı buldu. Hz. Adem 40
yıl tövbe etti. Allah da tövbesini kabul etti. Ona peygamberlik verdi.
Hz Adem’in 1000 veya 2000 yıllık ömrü
olduğu söylenir. 60-70 yılını Hz Davut peygambere verdiği söylenir. Hz Adem
Cuma günü vefat etmiştir. Cenaze namazını Cebrail kıldırmış ve defnetmiştir.
Adem'in
hanımından her bir batında biri erkek, biri dişi olmak üzere ikiz çocuğu
oluyordu. Bir batının kız çocuğunu diğer batında doğan erkek çocuğuyla
evlendiriyordu. Âdem (a.s.)'in ilk çocukları Kabil ile kızı Aklıma idi. İkinci
doğan çocukları ise Habil ile Leyûzâ idi.
Habil'in ikizi
çirkin, Kabil'inki ise güzeldi. O bakımdan Kabil bunu kendisi almak istedi.
Hz. Adem ise böyle bir şeyi bir kurban sunmadıkları sürece kabul etmedi.
İbni Abbâs,
İbni Ömer ve diğerlerinden rivayet edildiğine göre Kabil ziraatle, Hâbil hayvancılıkla
uğraşıyordu. Kabil, sahip olduğu ekinin en kötü ve en bayağısını içinden
gelmeye gelmeye sunmuştu. Habil’in ise koyunları vardı. Koyunlarının en
değerlilerini, en semiz, en güzel olanını bütün gönül hoşluğu ile kurban
olarak sundu
Her iki kardeş
babalarıyla birlikte dağa çıktılar, kurbanlarını bıraktılar. Daha sonra üçü de
oturup kurbanları seyretmeye başladılar. Allah bir ateş gönderdi. Bu ateş
kurbanların üzerine geldi, Habil'in kurbanını alıp götürdü, Kabil'in kurbanını
olduğu gibi bıraktı. Kabil dedi ki: "Ey Habil! Kurbanın kabul olundu,
benimki ise reddolundu. Andolsun ki, seni öldüreceğim." Habil ise şöyle
dedi: "Ben malımın en iyisini kurban olarak sundum; sen ise malının en
kötüsünü kurban olarak sundun. Şüphesiz Allah iyiden başkasını kabul etmez.
Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder." Kabil Habil’i öldürdü.
Allah, kardeş iki kargayı gönderdi,
bu iki karga birbirleriyle kavga ettiler. Biri diğerini öldürdü, öldüren
öldürdüğüne bir çukur kazdı, sonra üzerini toprakla örttü. Karganın bu
durumunu görünce Kabil de kardeşini gömdü, cesedini toprakla örttü. Yaptığına
pişman oldu. Bu, yanlışlık yapan herkesin durumudur. Önce günah işler, sonra
yaptığına pişman olur.
Kabil kardeşini
öldürdükten sonra dağda gezmeye başlar. Bir gün dolaşırken yabani bir öküz
tarafından dağdan aşağı atılır ve parçalanarak ölür. Bazı tefsirciler. «Adem,
oğluna beddua etmiştir, Allahü Teâlâ da duasını kabul ederek onu yere
geçirmiştir» demişlerdir
Kabil ölünce,
daha sonra kendisiyle doğan kızı Şît (a.s.) almıştır
Kıyamete kadar
haset ederek zulümle adam öldürenlerin günahları kadar Kabil'e günah
yazılmaktadır. Çünkü ilk olarak hasedinden dolayı adam öldürmeyi o başlatmıştır
Olay Tevrat'ta da anlatılmakta,
ancak Kabil'in ismi Kain olarak geçmektedir
Konuyla ilgili ayetler:
Bakara 30-39
30. Hani rabbin
meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar,
"Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada
fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah
"Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu.
31. Ve Âdem'e
bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip "Sözünüzde doğru
iseniz şunların isimlerini bana söyleyin" dedi.
32. "Seni
tenzih ederiz! Bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim
ve hikmet sahibi şüphesiz sensin" cevabını verdiler.
33. "Ey
Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir" dedi. Onlara bunların isimlerini
bildirince de "Size ben göklerin ve yerin gizlisini kesinlikle bilirim;
yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bilirim" demedim mi!"
buyurdu.
34. Meleklere,
"Âdem'e secde edin" dediğimizde İblîs dışındakiler derhal secde
ettiler; o direndi, büyüklendi ve kâfirlerden oldu
35. "Ey
Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, istediğiniz yerinden rahatça yiyip için ve
şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz" dedik.
36. Şeytan
oradan onların ayağını kaydırdı da bulundukları yerden onları çıkardı. Biz de
"Birbirinize düşman olmak üzere inin! Bir zamana kadar sizin için orada
yerleşecek bir yer ve ihtiyaç maddeleri vardır" dedik.
37. Bunun üzerine
Âdem rabbinden bazı kelimeler aldı (bunlarla tövbe etti); rabbi de onun
tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sınırsız
olandır.
38. Onlara
şöyle dedik: "Oradan hepiniz inin! Benden size muhakkak bir yol gösterici
gelecektir." Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku
vardır ne de üzüleceklerdir.
39. İnkâr eden
ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir ve orada
devamlı kalıcıdırlar
Ali İmran 33-34, 59
33-34. Allah, birbirinden
gelme nesiller olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini seçip
âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir
59. Allah nezdinde İsa'nın durumu Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan
var etti; sonra ona "ol" dedi ve oluverdi.
Maide 27-31
27. Onlara Âdem'in iki
oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban
sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki kabul edilmemişti. Kabul
edilmeyen, "Andolsun seni öldüreceğim!" dedi. O da dedi ki;
"Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.
28. Andolsun ki sen öldürmek
için bana el uzatsan bile ben öldürmek için sana elimi kaldıracak değilim!
Zira ben âlemlerin rabbi olan Allah'tan korkarım.
29. Ben diliyorum ki sen
hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenesin, cehennemliklerden olasın!
Zalimlerin cezası işte budur."
30. Sonunda nefsânî
duygular onu kardeşini öldürmeye itti; onu öldürdü ve böylece hüsrana
uğrayanlardan oldu.
31. Ardından Allah,
kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga
gönderdi, "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar bile olamadım mı ki
kardeşimin cesedini gömmeyi becereyim!" dedi, ettiğine de pişman oldu
59. Allah nezdinde
İsa'nın durumu Âdem'in durumu gibidir. Onu topraktan var etti; sonra ona
"ol" dedi ve oluverdi.
Araf 11-25 ve 189
11. Andolsun sizi yarattık; sonra size
şekil verdik; sonra da meleklere, "Âdem'e secde edin" diye emrettik.
İblîs'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı.
12. Allah buyurdu: "Ben sana
emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis), "Ben ondan
daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın" dedi.
13. Allah, '"Öyle ise in oradan!
Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Artık sen
aşağılıklardansın!" buyurdu
14. İblîs, "Bana insanların
yeniden diriltilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.
15. Allah, "Haydi, sen mühlet
verilenlerdensin" buyurdu.
16. İblîs dedi ki: "Bundan böyle
benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak
için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
17. Sonra elbette onlara önlerinden,
arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen onların çoklarını
şükredenlerden bulmayacaksın."
18. Allah buyurdu: "Haydi,
yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa,
sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!"
19. (Buyuruldu ki:) "Ey Âdem! Sen
ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz şeyden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın!
Sonra zalimlerden olursunuz."
20. Derken şeytan, kapalı olan avret
yerlerini birbirine göstermek için onlara vesvese verdi ve "Rabbiniz size
bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye
yasakladı" dedi.
21. Onlara, "Ben gerçekten sizin
iyiliğinizi isteyenlerdenim" diye de yemin etti.
22. Böylece ikisini de hile ile
aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve
cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben
size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman olduğunu
söylemedim mi?" diye seslendi.
23. Dediler ki: "Ey rabbimiz! Biz
kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden
oluruz!"
24. Allah, "Birbirinize düşman
olarak inin! Sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma
vardır" buyurdu;
189. Sizi bir tek candan yaratan,
kendisiyle mutlu olsun diye ondan da eşini yaratan o'dur. Erkek eşine
yaklaşınca kadın hafif bir yük yüklenir, onu bir süre taşır; hamileliği
ağırlaşırca rableri olan Allah'a şu sözlerle yakarırlar: "Andolsun, bize
kusursuz bir çocuk verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız!"
Hicr 28-43
28. Hani
rabbin meleklere demişti ki: "Ben şekillenebilir balçıktan yapılma kuru bir çamurdan bir insan yaratacağım.
29.
Onun şeklini tamamladığım ve
ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın."
30.
Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler.
31.
Yalnız İblîs hariç; o, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçındı.
32.
Allah, "Ey İblîs! Secde edenlerle
birlikte hareket etmeyişinin sebebi nedir?" diye sordu;
33.
Dedi ki: "Ben, şekillenebilir
balçıktan teşekkül etmiş kuru bir çamurdan yarattığın bir insana asla secde
etmem!"
34.
Allah, "O halde çık oradan!" dedi; "artık kovuldun!"
35.
Kıyamet gününe kadar lanetlenmiş bulunmaktasın!"
36. "Rabbim! Öyleyse insanların yeniden
diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi.
37-38.
Allah, "Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu."
39-40. İblîs, "Rabbim!
Benim sapmama imkân verdiğin için yemin olsun
ki ben de yeryüzünde onlara (günahları) şirin göstereceğim ve -senin samimi kulların hariç- onların topunu kesinlikle
yoldan çıkaracağım."
41. Allah da buyurdu ki: "İşte bana varan doğru
yol budur (hâlis kulların yolu).
42. Şüphesiz, azgınlardan sana uyacak olanlar dışında
kullarım üzerinde senin hâkimiyetin
olmayacaktır."
43.
Kuşkusuz cehennem, o sana uyanların tamamının buluşma yeri olacaktır.
İsra 61-65
61. Meleklere,
"Âdem'e secde edin" demiştik. İblîs'in dışında hepsi secde ettiler.
İblîs, "Ben, çamurdan yarattığın kimseye secde eder miyim!" dedi.
62. Yine dedi ki:
"Şu benden üstün kıldığına bak! Yemin ederim ki eğer beni kıyamete kadar
yaşatırsan, az bir kısmı dışında, onun neslini peşime takacağım!"
63. Allah şöyle buyurdu:
"Git! Onlardan kim sana uyarsa cezanız cehennem olacaktır. Eksiksiz bir
ceza!
64. Haydi, onlardan
gücünün yettiklerini çağrınla ayart! Süvarilerinle yayalarınla onlara karşı
ordu topla; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadde bulun. -Şeytan
insanlara aldatmadan başka bir şey vaad etmez.-
65. Şurası muhakkak ki
benim kullarını üzerinde senin hiçbir nüfuzun olmayacaktır. Koruyucu olarak
rabbin yeter."
Kehf 50
50. Ve hatırla, o zamanı ki: Meleklere demiştir ki:
Adem'e secde ediniz. Onlar da hemen secde ettiler. İblis müstesna, cin
taifesinden idi. Rabbinin emrinden çıkıverdi. Şimdi benden gayrı onu ve onun
zürriyetini dostlar mı ediniyorsunuz?. Halbuki onlar sizin için bir düşmandır.
Zalimler için ne kötü bir değişme.
Meryem 58
58. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda
bulunduğu peygamberler; Âdem'in soyundan, Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan,
İbrahim ve İsrail'in (Ya'kub) soyundan,
doğruya ulaştırdığımız ve seçkin
kıldığımız kimselerdendir.
Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar
Taha 115-123
115.
Biz daha önce Âdem'den söz almıştık, fakat o unuttu; biz onda yeterli bir kararlılık görmedik.
116.
Şöyle olmuştu: Biz meleklere "Âdem'e secde edin" dedik, onlar da secde ettiler, sadece İblîs direndi.
117.
Bunun üzerine "Ey Âdem!" dedik, "Bil ki bu senin de eşinin de
düşmanıdır. Sakın sizi cennetten
çıkarmasın, yoksa mutluluğunu yitirirsin!
118.
Burada sana acıkmak da
çıplak kalmak da yok.
119.
Yine burada susuzluk çekmezsin ve sıcaktan bunalmazsın."
120.
Derken, şeytan şöyle diyerek onun kafasını karıştırdı: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacının ve son
bulmayacak bir hükümranlığın yolunu
göstereyim mi?"
121.
Nihayet ikisi de o ağaçtan yediler. Bunun üzerine mahrem yerleri kendilerine göründü, üstlerini cennet yaprağıyla
örtmeye çalıştılar. Böylece Adem rabbine karşı gelmiş ve yolunu şaşırmıştı.
122, Sonra rabbi onu seçkin kıldı, tövbesini kabul etti ve
doğru yola yöneltti.
123.
Şöyle buyurdu: "İkiniz birden inin oradan, birbirinize düşman olarak.
Size benden bir hidayet geldiğinde
bilesiniz ki hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur.
Sad 71-85
71. Hani Rabbin
meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım.
72. Ona tam şeklini
verip ruhumdan da üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın."
73. Bunun üzerine
meleklerin hepsi secde ettiler.
74-Yalnız İblis
hariç; o, kibir duygusuna kapılıp kâfirlerden oldu.
75. Allah, "Ey
İblis, dedi, kendi ellerimle yarattığım şu varlığın önünde secde etmekten seni
alıkoyan nedir? Büyüklük mü taslıyorsun yoksa ululardan mısın?"
76. İblis, "Ben
ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın"
diye cevap verdi.
77. Allah, "O
halde çık oradan! dedi; artık kovuldun!
78. Kıyamet gününe
kadar rahmetimden uzak kalacaksın!"
79. "Rabbim!
Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi.
80-81. Allah,
"Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu.
82-83. İblis,
"Senin kudretine andolsun ki Rabbim, samimi kulların hariç, insanların
topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım" dedi.
84. Allah buyurdu:
"O zaman gerçek -ki ben hep gerçeği söylerim- şudur:
85. Kesinlikle ben
cehennemi topunuz birden, sen ve sana uyanlarla dolduracağım!"
Nuh 17
17.
Allah sizi (babanız Adem’i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi yarattı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder