18 Ocak 2017 Çarşamba

HZ ADEM

Allah Hz Adem’i yaratmadan evvel meleklere “ben dünyada bir halife yaratacağım” demişti. Melekler de “yeryüzünde bozgunculuk yapacak birini mi yaratacaksın” diye karşılık vermişti.
Derler ki dünya yaratıldıktan sonra melekler gökte cinler ise yeryüzünde yaşıyorlardı ve cinler yeryüzünü karmaşaya çevirmişlerdi. Bunun üzerine meleklerden bir ordu hazırlandı. Başında şeytan (o zaman şeytan olmamıştı) vardı Bu ordu, cinleri dize getirip yeryüzünü karışıklıklardan kurtardı. Meleklerin Allah’a mukabele etmesi bu yüzdendi.

Allah Hz Adem’i yaratmak için yeryüzünden toprak almak amacıyla önce Cebrail’i sonra Mikail’i gönderdi. Ama bu iki melek toprak alamadı. En son Azrail’i yeryüzüne gönderdi Azrail kırmızı, beyaz, siyah toprak aldı. Onun için insanların özellikleri farkıdır.

Allah Hz Adem’i yaratınca meleklere ona secde (namaz secdesi değil, selam baş eğme secdesi) edin dedi. İlk önce İsrafil secde etti. Sonra tüm melekler de secde etti. Ama iblis etmedi. Böbürlendi, büyüklendi. Allah da onu cennetinden kovdu.

İblis’in melek olduğunu, meleklerin cin kolundan olduğunu, cin olduğunu (ayetle sabit) söyleyenler olmuştur. 

Allah Hz Adem’e eşyaların ismini öğretti ve onu meleklerin huzurunda ve meleklerle beraber sınava tabi tutarak ve meleklere de eşyaların isimlerini sorarak Hz Adem’i onure etti.

Hz Adem’in kaburga kemiğinden Hz Havva’yı yarattı. İkisini de şeytana karşı uyararak cennette serbestçe dolaşmalarını ama sadece bir ağaca dokunmamalarını emretti. Ağacın ne olduğu net değildir. Elma, buğday vs söylenmiştir.

İblis bu ikisini “eğer bu meyveden yerseniz ölümsüz olacaklarını ebediyen burada kalacaklarını” söyleyerek ve Allah adına yemin ederek kandırdı. Bazı müfessirler meyveyi önce Hz Havva yemiş sonra da eşine yedirmiştir derler.

Cennetten kovulan İblis cennete nasıl girmiştir? Şeytan fiziki olarak değil bu ikisine vesvese vererek cennette onları kandırmıştır görüşü daha mantıklıdır. Yılanın soktuğu, cennetin kenarına kadar gelip ikisine yaklaştığı da söylenmiştir.

Yasak meyveyi yiyince her ikisinin de avret yerleri birbirlerine göründü. Cennetteki yapraklarla avret yerlerini örtmeye başladılar ve hem birbirinden hem de Allah’tan utandılar. O zamana kadar avret yerleri nurla kapalı idi ve cinsi duygulardan arınmışlardı.

Allah onlara sitem edip her ikisini dünyada farklı yerlere gönderdi. Hz. Adem arayıp Hz Havva’yı buldu. Hz. Adem 40 yıl tövbe etti. Allah da tövbesini kabul etti. Ona peygamberlik verdi.

Hz Adem’in 1000 veya 2000 yıllık ömrü olduğu söylenir. 60-70 yılını Hz Davut peygambere verdiği söylenir. Hz Adem Cuma günü vefat etmiştir. Cenaze namazını Cebrail kıldırmış ve defnetmiştir.

Adem'in hanımından her bir batında biri erkek, biri dişi olmak üzere ikiz çocuğu oluyordu. Bir batının kız çocuğunu diğer batında doğan erkek çocuğuyla evlendiriyordu. Âdem (a.s.)'in ilk çocukları Kabil ile kızı Aklıma idi. İkinci doğan çocukları ise Habil ile Leyûzâ idi.

Habil'in ikizi çirkin, Kabil'inki ise güzeldi. O bakım­dan Kabil bunu kendisi almak istedi. Hz. Adem ise böyle bir şeyi bir kurban sunmadıkları sürece kabul etmedi.

İbni Abbâs, İbni Ömer ve diğerlerinden rivayet edildiğine göre Kabil ziraatle, Hâbil hayvancılıkla uğraşıyordu. Kabil, sahip olduğu ekinin en kötü ve en bayağısını içinden gelmeye gelmeye sunmuştu. Habil’in ise koyunları vardı. Koyunla­rının en değerlilerini, en semiz, en güzel olanını bütün gönül hoşluğu ile kur­ban olarak sundu

Her iki kardeş ba­balarıyla birlikte dağa çıktılar, kurbanlarını bıraktılar. Daha sonra üçü de otu­rup kurbanları seyretmeye başladılar. Allah bir ateş gönderdi. Bu ateş kurban­ların üzerine geldi, Habil'in kurbanını alıp götürdü, Kabil'in kurbanını olduğu gibi bıraktı. Kabil dedi ki: "Ey Habil! Kurbanın ka­bul olundu, benimki ise reddolundu. Andolsun ki, seni öldüreceğim." Habil ise şöyle dedi: "Ben malımın en iyisini kurban olarak sundum; sen ise malının en kötüsünü kurban olarak sundun. Şüphesiz Allah iyiden başkasını kabul etmez. Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder." Kabil Habil’i öldürdü.
Allah, kardeş iki kargayı gönderdi, bu iki karga birbirleriyle kavga ettiler. Biri diğerini öldürdü, öldüren öldürdüğüne bir çukur kazdı, sonra üzerini top­rakla örttü. Karganın bu durumunu görünce Kabil de kardeşini gömdü, cesedini toprakla örttü. Yaptığına pişman oldu. Bu, yanlışlık yapan herkesin durumudur. Önce günah işler, sonra yaptığına pişman olur.

Kabil kardeşini öldürdükten sonra dağda gezmeye başlar. Bir gün dolaşırken yabani bir öküz tarafından dağ­dan aşağı atılır ve parçalanarak ölür. Bazı tefsirciler. «Adem, oğ­luna beddua etmiştir, Allahü Teâlâ da duasını kabul ederek onu ye­re geçirmiştir» demişlerdir
Kabil ölünce, daha sonra kendisiyle doğan kızı Şît (a.s.) almıştır
Kı­yamete kadar haset ederek zulümle adam öldürenlerin günahları kadar Kabil'e günah yazılmaktadır. Çünkü ilk olarak hasedinden dolayı adam öldürmeyi o başlatmıştır
Olay Tevrat'ta da anlatılmakta, ancak Kabil'in ismi Kain olarak geçmektedir


Konuyla ilgili ayetler:
Bakara 30-39 
30. Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" de­mişti. Onlar, "Biz seni eksiksiz bilirken ve durmadan övgü ile tenzih ederken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah "Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu.
31. Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti. Sonra bunları meleklere gösterip "Sözünüzde doğru iseniz şunların isimlerini bana söyleyin" dedi.
32. "Seni tenzih ederiz! Bize öğ­rettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. En kâmil ilim ve hikmet sahibi şüp­hesiz sensin" cevabını verdiler.
33. "Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bil­dir" dedi. Onlara bunların isimlerini bildirince de "Size ben göklerin ve ye­rin gizlisini kesinlikle bilirim; yine sizin açıkladığınızı da gizlediğinizi de bili­rim" demedim mi!" buyurdu.
34. Meleklere, "Âdem'e secde edin" dediğimiz­de İblîs dışındakiler derhal secde ettiler; o direndi, büyüklendi ve kâfirlerden oldu
35. "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette oturun, istediğiniz yerinden rahatça yiyip için ve şu ağaca yaklaşmayın; yoksa zalimlerden olursunuz" dedik.
36. Şeytan oradan onların ayağını kaydırdı da bulundukları yerden onları çıkardı. Biz de "Birbirinize düşman olmak üzere inin! Bir zamana kadar sizin için orada yerleşecek bir yer ve ihtiyaç maddeleri vardır" dedik.
37. Bunun üze­rine Âdem rabbinden bazı kelimeler aldı (bunlarla tövbe etti); rabbi de onun tövbesini kabul buyurdu. Şüphesiz O, tövbeleri kabul buyuran ve rahmeti sı­nırsız olandır.
38. Onlara şöyle dedik: "Oradan hepiniz inin! Benden size mu­hakkak bir yol gösterici gelecektir." Kim benim gönderdiğim rehbere uyarsa artık onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
39. İnkâr eden ve âyetleri­mizi yalanlayanlara gelince onlar cehennemliklerdir ve orada devamlı kalıcı­dırlar



Ali İmran 33-34, 59
33-34. Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Al­lah işiten ve bilendir
59. Allah nezdinde İsa'nın durumu Âdem'in durumu gibidir. Onu top­raktan var etti; sonra ona "ol" dedi ve oluverdi.



Maide 27-31
27. Onlara Âdem'in iki oğlunun haberini gerçeğe uygun olarak anlat: Hani ikisi de birer kurban sunmuşlar, birininki kabul edilmiş, diğerininki ka­bul edilmemişti. Kabul edilmeyen, "Andolsun seni öldüreceğim!" dedi. O da dedi ki; "Allah ancak takva sahiplerinden kabul eder.
28. Andolsun ki sen öl­dürmek için bana el uzatsan bile ben öldürmek için sana elimi kaldıracak de­ğilim! Zira ben âlemlerin rabbi olan Allah'tan korkarım.
29. Ben diliyorum ki sen hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenesin, cehennemlik­lerden olasın! Zalimlerin cezası işte budur."
30. Sonunda nefsânî duygular onu kardeşini öldürmeye itti; onu öldürdü ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldu.
31. Ardından Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi, "Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar bile olamadım mı ki kardeşimin cesedini gömmeyi becereyim!" dedi, ettiğine de pişman oldu
59. Allah nezdinde İsa'nın durumu Âdem'in durumu gibidir. Onu top­raktan var etti; sonra ona "ol" dedi ve oluverdi.

Araf 11-25 ve 189
11. Andolsun sizi yarattık; sonra si­ze şekil verdik; sonra da meleklere, "Âdem'e secde edin" diye emrettik. İblîs'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenler arasında yer almadı.
12. Al­lah buyurdu: "Ben sana emretmişken seni secde etmekten alıkoyan nedir?" (İblis), "Ben ondan daha üstünüm; çünkü beni ateşten yarattın, onu çamur­dan yarattın" dedi.
13. Allah, '"Öyle ise in oradan! Orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık! Artık sen aşağılıklardansın!" buyurdu
14. İblîs, "Bana insanların yeniden diriltilecekleri güne kadar mühlet ver" dedi.
15. Allah, "Haydi, sen mühlet verilenlerdensin" buyurdu.
16. İblîs dedi ki: "Bundan böyle benim sapmama izin vermene karşılık, ant içerim ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım.
17. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından so­kulacağım ve sen onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın."
18. Allah buyurdu: "Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım!"
19. (Buyuruldu ki:) "Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşip dilediğiniz şeyden yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın! Sonra zalimlerden olursunuz."
20. Derken şeytan, kapalı olan avret yerlerini birbirine göstermek için onla­ra vesvese verdi ve "Rabbiniz size bu ağacı sırf melek olursunuz veya ebedî yaşayanlardan olursunuz diye yasakladı" dedi.
21. Onlara, "Ben gerçekten si­zin iyiliğinizi isteyenlerdenim" diye de yemin etti.
22. Böylece ikisini de hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytanın size apaçık bir düşman oldu­ğunu söylemedim mi?" diye seslendi.
23. Dediler ki: "Ey rabbimiz! Biz ken­dimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize acımazsan mutlaka ziyan eden­lerden oluruz!"
24. Allah, "Birbirinize düşman olarak inin! Sizin için yeryü­zünde bir süreye kadar yerleşme ve faydalanma vardır" buyurdu;
25. ''Ora­da yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan diriltilip çıkarılacaksınız' de­di
189. Sizi bir tek candan yaratan, kendisiyle mutlu olsun diye ondan da eşini yaratan o'dur. Erkek eşine yaklaşınca kadın hafif bir yük yüklenir, onu bir süre taşır; hamileliği ağırlaşırca rableri olan Allah'a şu sözlerle yakarırlar: "Andolsun, bize kusursuz bir çocuk verirsen kesinlikle şükredenlerden olacağız!"



Hicr 28-43
28. Hani rabbin meleklere demişti ki: "Ben şekillenebilir balçıktan ya­pılma kuru bir çamurdan bir insan yaratacağım.
29. Onun şeklini tamamla­dığım ve ona ruhumdan üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye ka­panın."
30. Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler.
31. Yalnız İblîs ha­riç; o, secde edenlerle birlikte olmaktan kaçındı.
32. Allah, "Ey İblîs! Secde edenlerle birlikte hareket etmeyişinin sebebi nedir?" diye sordu;
33. Dedi ki: "Ben, şekillenebilir balçıktan teşekkül etmiş kuru bir çamurdan yarattığın bir insana asla secde etmem!"
34. Allah, "O halde çık oradan!" dedi; "artık kovuldun!"
35. Kıyamet gününe kadar lanetlenmiş bulunmaktasın!"
36. "Rabbim! Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi.
37-38. Allah, "Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu."
39-40. İblîs, "Rabbim! Benim sapmama imkân verdiğin için yemin olsun ki ben de yeryüzünde onlara (günahları) şirin göstereceğim ve -senin sa­mimi kulların hariç- onların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım."
41. Al­lah da buyurdu ki: "İşte bana varan doğru yol budur (hâlis kulların yolu).
42. Şüphesiz, azgınlardan sana uyacak olanlar dışında kullarım üzerinde senin hâkimiyetin olmayacaktır."
43. Kuşkusuz cehennem, o sana uyanların tama­mının buluşma yeri olacaktır.




İsra 61-65
61. Meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik. İblîs'in dışında hepsi sec­de ettiler. İblîs, "Ben, çamurdan yarattığın kimseye secde eder miyim!" dedi.
62. Yine dedi ki: "Şu benden üstün kıldığına bak! Yemin ederim ki eğer beni kıyamete kadar yaşatırsan, az bir kısmı dışında, onun neslini peşime takaca­ğım!"
63. Allah şöyle buyurdu: "Git! Onlardan kim sana uyarsa cezanız ce­hennem olacaktır. Eksiksiz bir ceza!
64. Haydi, onlardan gücünün yettikleri­ni çağrınla ayart! Süvarilerinle yayalarınla onlara karşı ordu topla; malları­na, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadde bulun. -Şeytan insanlara aldat­madan başka bir şey vaad etmez.-
65. Şurası muhakkak ki benim kullarını üzerinde senin hiçbir nüfuzun olmayacaktır. Koruyucu olarak rabbin yeter."




Kehf 50
50. Ve hatırla, o zamanı ki: Meleklere demiştir ki: Adem'e secde ediniz. Onlar da hemen secde ettiler. İblis müstesna, cin taifesinden idi. Rabbinin emrinden çıkıverdi. Şimdi benden gayrı onu ve onun zürriyetini dostlar mı ediniyorsunuz?. Halbuki onlar sizin için bir düşmandır. Zalimler için ne kötü bir değişme.



Meryem 58
58. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamber­ler; Âdem'in soyundan, Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in (Ya'kub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secde­ye kapanırlar



Taha 115-123
115. Biz daha önce Âdem'den söz almıştık, fakat o unuttu; biz onda ye­terli bir kararlılık görmedik.
116. Şöyle olmuştu: Biz meleklere "Âdem'e sec­de edin" dedik, onlar da secde ettiler, sadece İblîs direndi.
117. Bunun üzeri­ne "Ey Âdem!" dedik, "Bil ki bu senin de eşinin de düşmanıdır. Sakın sizi cennetten çıkarmasın, yoksa mutluluğunu yitirirsin!
118. Burada sana acık­mak da çıplak kalmak da yok.
119. Yine burada susuzluk çekmezsin ve sıcak­tan bunalmazsın."
120. Derken, şeytan şöyle diyerek onun kafasını karıştırdı: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacının ve son bulmayacak bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?"
121. Nihayet ikisi de o ağaçtan yediler. Bunun üzeri­ne mahrem yerleri kendilerine göründü, üstlerini cennet yaprağıyla örtmeye çalıştılar. Böylece Adem rabbine karşı gelmiş ve yolunu şaşırmıştı.
122, Son­ra rabbi onu seçkin kıldı, tövbesini kabul etti ve doğru yola yöneltti.
123. Şöy­le buyurdu: "İkiniz birden inin oradan, birbirinize düşman olarak. Size ben­den bir hidayet geldiğinde bilesiniz ki hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur.



Sad 71-85
71. Hani Rabbin meleklere demişti ki: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım.
72. Ona tam şeklini verip ruhumdan da üflediğim vakit siz de hemen onun için secdeye kapanın."
73. Bunun üzerine meleklerin hepsi secde ettiler.
74-Yalnız İblis hariç; o, kibir duygusuna kapılıp kâfirlerden oldu.
75. Allah, "Ey İblis, dedi, kendi ellerimle yarattığım şu varlığın önünde secde etmekten seni alıkoyan nedir? Büyüklük mü taslıyorsun yoksa ululardan mısın?"
76. İblis, "Ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın" diye cevap verdi.
77. Allah, "O halde çık oradan! dedi; artık kovuldun!
78. Kıyamet gününe kadar rahmetimden uzak kalacaksın!"
79. "Rabbim! Öyleyse insanların yeniden diriltileceği güne kadar bana mühlet ver" dedi.
80-81. Allah, "Malum vakte kadar mühlet verilmiş olanlardansın" buyurdu.
82-83. İblis, "Senin kudretine andolsun ki Rabbim, samimi kulların hariç, insanların topunu kesinlikle yoldan çıkaracağım" dedi.
84. Allah buyurdu: "O zaman gerçek -ki ben hep gerçeği söylerim- şudur:
85. Kesinlikle ben cehennemi topunuz birden, sen ve sana uyanlarla dolduracağım!"



Nuh 17

17. Allah sizi (babanız Adem’i) yerden (bitki bitirir gibi) bitirdi yarattı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder