Hz İbrahim
Bağdat yakınlarında Ur kentinde doğdu. Ur" Urfa diye bilinmektedir. Babası Azer’dir. Nuh AS ile Hz
İbrahim arasında iki peygamber (Hud, Salih) 2640 yıl vardır. İbrahim
Peygamber'in (A.S.) babası putperest idi; aynı zamanda putperest olan kral
Nemrud'un meclisinde yer alan yakın adamlarından sayılırdı. Nemrud, bulunduğu
Irak bölgesinin tek hâkimi bulunuyordu.
Milâttan
önce 2100’lerde yaşadığı kabul edilen Hz. İbrahim'in mensubu bulunduğu
Keldânîler'in dinleri Sâbiîlik idi. Bunlar ay, güneş ve yıldızlarla bu gök
cisimlerini sembolize eden putlara taparlardı.
Tefsir ehli,
haberler ve siyer alimleri, İbrahim (AS)in Ken'an oğlu Nemrud devrinde
doğduğunu kaydetmektedirler. Nemrud, başına tacı ilk koyan, halkı kendisine
tapmaya davet eden diktatördür, diyorlar. Nemrud'un, kahin ve müneccimleri vardı. Onlar Nemrud'a,
«Bu sene senin memleketinde bir çocuk doğacak. Yeryüzünde tapılmakta olan
dinini değiştirecektir. Senin veya kraliyetinin yok olması da onun eliyle
olacaktır,» dediler.
Bunun üzerine
Nemrud, erkek çocukların kesilmesini emretti. İbrahim'in annesinin doğumu
yaklaştığında, doğum sancılan baş gösterdi, çocuğunun doğumunu duymalarından
korktuğu için evden çıkıp, çöle veya mağaraya gitti. Kurumuş bir su yatağında
çocuğunu doğurup, dünyaya getirdi. Sonra onu bir beze sardı. Ve su yatağındaki
tümseklerin içerisine koydu. Sonra eve gelip durumu kocasına haber vererek
«Çocuk filan yerdedir» dedi. Kocası gitti, çocuğu oradan aldı. Su yatağında bir
tünel kazdı. Hz. İbrahim'i orada gizledi. Mağarada ancak on beş ay durdu
Bir yıldız
gördüğünde:
«— İşte bu
benim Rabbimdir,» dedi. Sonra durmadan o yıldıza bakmaya devam etti. Tâki
yıldız kayboluncaya kadar. Yıldız kaybolduğunda:
«— Ben
kaybolanları sevmem,» dedi. Ayın çıkışını görünce: «— Bu benim Rabbimdir,»
dedi. Aya durmadan tâ kayboluncaya kadar baktıktan sonra, «Rabbim bana doğru
yolu göstermezse, sapanlardan olurum.» dedi. Güneş doğdu. Onun hakkında da
böyle söyledi. Artık İbrahim'in her şeyi gelişmişti. Ve İbrahim Rabbini
tanıyordu ve kavminin dininden tamamen uzaklaşmıştı.
Kavmi
yıldızlara ve putlara tapardı. Onları hak yola getirmek için uğraştı ama
nafile. Kavminin bayram kutlamalarına katılmamak için yıldızlara bakarak hasta
olduğunu söyleyerek geri kalmış ve kimse yokken putların biri dışında hepsini
kırmıştır.
Bu ayetin
tefsirinde müfessirler Buhari ile Müslimin rivayet ettiği bir hadisi
nakletmekte; peygamberimiz (a.s);
"İbrahim
(a.s) üç yerde yalan söyledi. Biri hasta olmadığı halde hastayım dedi ki o bu
ayettir.
Put haneye girip bütün putları kırıp (70 kadar) baltayı en
büyüklerine asar, kendisi yaptığı halde; "ona sorun, belki o
yapmıştır." demiştir. Fakat ben yaptım veya yapmadım da dememiştir.
Ateşe atılma
olayından sonra o yöre halkının iman etmeyeceğini görünce oradan hicret eder.
Hicret esnasında bir kralın ülkesinden geçerken hanımı Sare validemize
sarkıntılık yapmak istediler ve İbrahim (a.s)'a sorarlar bu neyin olur? o da
cevaben, "kız kardeşim olur" der." buyurmuştur. O gün için eğer
eşi olduğunu söyleseydi karşı taraf kocasız bir kadını almak istemez, istese
bile önce kocasını öldürür daha sonra alır, diyor.
Putların
kırıldığını öğrenen kavim derhal Hz İbrahim’i cezalandırmak isterler ve onu yakalarlar.
İbrahim
ile Nemrud'un cedelleşmesi bu arada olur. İbrahim onlara: Siz taştan yontup
yaptıklarınıza mı tapıyorsunuz? dedi. Onlar:
__ Acaba sen kime tapıyorsun?
dediler. İbrahim:
— Ben dirilten ve öldüren Rabbime
tapıyorum, dedi.
— Niçin bana secde etmiyorsun? diye
sordu. İbrahim:
— Ben ancak Rabbime secde ederim,
cevabını verdi. Nemrud:
— Senin Rabbin kimdir? İbrahim:
— Benim Rabbim dirilten ve öldüren
zattır, dedi.
— Nemrud zaman:
— Ben de diriltir ve öldürürüm,
dedi.
— Rabbim güneşi doğudan batıya
getirir, haydi sen de batıdan doğuya getir» deyince o sustu.
İbrahim (AS), Nemrud'u susturduktan sonra Nemrud O'nun
ateşe atılmasını emretti. Bir tane sivrisinek Nemrud'un burnundan girip beynine
ulaşır, beynini yemeye başlar. Beynindeki sineği çıkarmak için her türlü çareye
başvurur, bir türlü başarılı olamaz. O günün doktorlarını toplar, başındaki
sineğin çıkarılmasını ister. Sonunda her gün
başına on tane sopa vurulmasına karar verirler. Karar tatbik edilir,
fakat yine netice alınmaz. Sopanın sayısını artırırlar, her gün yirmi sopa
vurulur, yine olmaz, sayı otuza çıkar. Tanrılık iddiasında bulunan kâfirin
kafasına her gün otuz tane sopa vurulur. Bir sivrisinekle başa çıkamayan
Nemrud, her şeyden vazgeçer. «Beni kurtarın» diye feryad eder, kafasını yerden
yere çalar. Heyhat her şey boş, nihayet kafasına vurulan şiddetli bir sopa ile
kafatası parçalanır. Böylece yıllarca tanrılık iddiasında bulunan kâfirin işini
bir sivrisinek bitirir.
Etrafı taş duvarlarla örülü yüksek bir yer yaparak
içine ateş yakarlar ve Hz İbrahim’i de mancınıkla ateşe atarlar. O
zaman İbrahim (a.s.) on altı yaşlarındadır. Ateşin içerisinde yedi
gün kaldı, kimse ateşe yaklaşamadı. Sonra oraya vardıklarında onun ayakta
namaz kılmakta olduğunu gördüler.
Hz İbrahim
ateşe atılınca Hasbiyallahu ve nimel vekil (Bana Allah yeter o ne güzel
vekildir) duasını eder. Allah ateşe serin ol emrini verir, ateş Hz İbrahim’i
yakmaz. Yeğeni Lut AS (erkek kardeşi veya kız kardeşinin oğlu) da ya o anda
iman eder ya da imanı sağlamlaşır.
Kavmi yine ders almaz ve Hz İbrahim de hicret etmeye
karar verir. İlk hicret eden insan Hz İbrahim’dir. Hanımı aynı zamanda amca
kızı Sara ve yeğeni Lut ile Şam’a Şam diyarı (Kudüs ve
etrafı) gitti. Bu yolculukta eşi Sâre ile kardeşinin oğlu Hz. Lût ve
Lût'un eşi de ona refakat etmişlerdir. Filistin'e döndükten sonra Lût
ayrılarak daha güneyde Ürdün yöresindeki Sodom ve Gomore'ye yerleşmiş, Hz.
İbrahim ise Filistin'de kalmıştır. Burada kendisi ve eşi Sâre yaşlanmış
oldukları halde Allah onlara oğulları İshak'ı lütfetti; daha sonra da
torunları, yani îshak'ın oğlu Ya'kub dünyaya geldi.
Hz İbrahim’in
çocuğu olmuyordu. Allah’a dua ile bir erkek istedi. Allah da ona İsmail’i
verdi. İsmail’in annesi Hacer’dir. Hacer, Kıptilerden olup Sara annemizin
kölesiydi, Sara onu kocasına hibe etmişti. İsmail de Hacer’den dünyaya geldi.
Ama sonra Sara onu kıskandı ve onunla aynı yerde kalmak istemedi. Hz. İbrahim
onu henüz süt emen bir bebek iken Mekke'ye Kabe’nin yanına bir ağacın altına
götürüp bıraktı. Onlara biraz su ve yiyecek bırakarak geri döndü. Hacer
kimsenin olmadığı bu yerde bir insan bulmak onlardan su ve yiyecek almak
ümidiyle Safa ve Merve arasında 7 kere gidip geldi. O anda bir melek gelip
onlara su buldu. Cürhümlülerden bir kervan oradan geçerken suyu gördüler. Su
karşılığında onlara süt verdiler. Oraya yerleşenler oldu. İsmail de onlar arasında
büyüdü. Onlardan farklı zamanlarda iki ayrı kızla evlendi.
Hz. İshak’ı hayatının son günlerinde
vermişti Rabbimiz İbrahim’e. İbrahim (a.s) yaşlanmış Sare annemiz de
yaşlanmıştı. İbrahim’in (a.s) yeğeni Hz. Lût’un (a.s) kavmini helâk emrini
alan melekler, o kavmi helâke giderken İbrahim (a.s) 'ın evine geldiler. İşte
bu gelişlerinde telaşa kaplan Hz. İbrahim’e ve Sare annemize bir oğul
müjdelediler. Çok yaşlanmış durumda olan Hz. İbrahim ve karısı Sare annemiz:
Bizim nasıl oğlumuz olacak, biz ikimiz de çok yaşlanmış bulunuyoruz dediler. Bu
yaştan sonra hiç bu olur mu? diyorlar. Ama bu Allah’a göre çok kolaydı. Allah
takdir etmişse bu iş olacaktır. Adem’in (a.s) olduğu gibi, İsa’nın (a.s) olduğu
gibi Allah dileyince bu da olacaktır. Evet onlardan hem İshak’ın doğacağını hem
de üstelik onun da oğlu Yakub’un da müjdesini veriyordu melekler. Hem bir evlât
hem de bir torun müjdeliyorlardı. İsmail doğduğunda Hz İbrahim 86,
İshak doğduğunda ise 100 yaşındaydı.
Hz İbrahim
rüyasında oğlunu boğazladığını görür. Durumu oğluna anlatır. O da anlayışla
karşılar. Onu kesmeye götürürken şeytan önce İsmail’e ardından İbrahim’e
musallat olur. Ama eli boş döner. Hz İbrahim şeytana sırasıyla Akabe
Cemresinde, Orta Cemrede, Sonuncu Cemrede 7’şer küçük taş attı ve onu kovdu.
Kurban
hadisesinde İsmail mi İshak mı vardır tam net değildir. Bazı kaynaklar İsmail
derken bazıları İshak der. Ağırlık İsmail diyen taraftadır. O sırada İsmail 13
yaşındaydı ve İshak yoktu. Oğlunu kurban etme sınavını kazanan Hz İbrahim’e
Allah bir koç gönderdi. Rivayet edilir ki o koç Hz Adem’in oğlu Habil’in kurban
için Allah’a sunduğu koç idi.
Kurban olayı Peygamberimizin
babası Abdullah’ın başına da gelmişti. Şöyle ki peygamberimizin dedesi
Abdülmüttalib zemzem kuyusunu kazarken bu işi kolaylaştırması halinde
oğullarından birini kurban etmeyi Allah’a adadı. İş kolaylaşınca oğulları
arasında kura çekti ve kura Abdullah’a çıktı. Durumu öğrenen peygamberimizin
dayısı Mahzunoğulları 100 deve fidye karşılığında Abdullah’ı kurtardı.
Beytullah'ı ilk olarak kimin bina edip
kimin temellerini attığı hususunda farklı görüşler vardır. İlk olarak melekler
tarafından yapıldığı söylenmiştir. Kâbe’yi ilk bina eden Adem’di (a.s). Ama
ikinci olarak o beytin İbrahim (a.s) tarafından bina edildiğini biliyoruz
Hz. Peygamber amcasını, Hz. İbrahim
babasını, Hz. Nûh da oğlunu kurtaramamıştı. Yüce Allah, ibrahim'in babası için
af dilemesinin sebebini açıkladı. Bu sebep de, onun daha önce babasına verdiği
sözdür. Zira babasının iman edeceğini ümit ediyordu. Vahiy yoluyla, babasının
Allah'ın düşmanı olduğunu ve onun kâfir olarak öleceğini anlayıp da ümidi
kesilince ondan uzaklaştı ve af dilemeye son verdi.
Hz İbrahim’in sünnet olduğu yaş
hakkında farklı görüşler vardır. Muvatta"da Ebu Hureyre'den mevkuf olarak
rivayet edildiğine göre o yüz yirmi yaşında veya 99 yaşında iken sünnet olmuş
ve bundan sonra seksen yıl daha yaşamıştır.
Hz. İbrahim 175 sene yaşadı. Onunla Adem arasında
ikibin, Nuh'la ise bin senelik bir zaman vardı.
Hz. İshak
yüzseksen yıl yaşamış, Arz-ı mukaddeste vefat etmiş, babası İbrahim
el-Halil'in yanında defnedilmiştir. Daha sonra da Sare vefat edince Hz. İbrahim
Kenanlı Yaktan kızı Kantura ile evlenmiştir. Kantura'dan Medyen, Medâin,
Nehşân, Zemran, Neşik ve Şeyuh adındaki çocukları doğmuştur. Sonra da vefat
etmiştir.
Hz. İbrahim'in
vefatı ile Peygamber (s.a)'ın doğumu arasında yaklaşık iki bin altıyüz yıllık
bir zaman geçmiştir.
İbrahim
Peygamber dış ve iç temizliğini en güzel mânada kendinde birleştiren büyük bir
peygamberdi. Saç taramak, tırnak kesmek, dişleri fırçalamak, koltuk ve
kasıkları traş etmek, güzel koku sürünmek, herkese güler yüz göstermek onun
sünnetleri arasında bulunuyordu.
İsrâiliyât'ta
nakledildiğine göre İbrahim (as) tek başına yemek yemezdi, yemeği hazır oldu
mu kendisiyle birlikte yemek yiyecek birisini bulmak üzere birisine görev
verirdi. Bir gün bir adam buldu, yemeğe onunla birlikte oturunca Hz. İbrahim
ona, Allah'ın adını an, dedi. Adam: Ben Allah'ı tanımıyorum deyince, Hz.
İbrahim ona, yemeğimi bırak ve çık git, dedi. Adam çıkıp, gittikten sonra Hz.
Cebrail inip ona şöyle dedi: Allah buyuruyor ki: Ömrü boyunca kâfir olmasına
rağmen Allah o adama rızık veriyor, sen ise bir lokma yemesin diye cimrilik
gösterdin. Hz. İbrahim elbisesini sürüyerek, korku içerisinde dışarıya çıktı
ve: Ey adam dön dedi. Bu sefer adam, herhangi bir sebeb yokken beni niye geri
çağırdığını bana söylemesen geri dönmeyeceğim, dedi. Bunun üzerine Hz. İbrahim
ona durumu anlattı, adam da: Bu oldukça kerim bir Rabb'tır, o halde iman
ettim, dedi ve Hz. İbrahim'in evine girdi, Allah'ın adını anarak mü'min olarak
yemeğini yedi.
Konuyla ilgili ayetler
Bakara 124-135, 136, 140, 258, 260
124. Vaktiyle
rabbî İbrahim'i bazı sözlerle sınayıp da İbrahim onları eksiksiz yerine
getirince, "Ben seni insanlara önder yapacağım" buyurmuştu. İbrahim,
"soyumdan da" deyince rabbi, "Vaadim zalimleri kapsamaz"
buyurdu.
125. O zaman
biz beyti insanların gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik
yeri yaptık. Siz de İbrahim'in makamından kendinize namaz kılacak bîr yer
edinin, İbrahim ve İsmail'e de, "Tavaf edecekler için ibadete
kapanacaklar, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun" diye talimat
verdik.
126. İbrahim,
"Rabbim! Burayı güvenli bir şehir yap, halkından Allah'a ve âhiret gününe
inananları da çeşitli ürünlerle rızıklandır" diye dua etmişti. Allah
buyurdu ki: "İnkâr edene de az bir süre dünya nimetleri veririm, ama
sonunda onu cehennemin azabına sürerim. O ne kötü bir sondur!"
127. İbrahim
İsmail'le birlikte beytin temellerini yükseltiyordu: "Ey rabbimiz! Bizden
bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
128. Ey
rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim olacak
bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüphesiz
tevbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.
129. Soyumuz
içinden, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları
temizleyecek bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet
sahibi."
130. Kendine
câhilce kötülük edenden başka kim İbrahim'in inanç sistemini reddeder? Oysa
biz, gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphesiz ki o, âhirette de iyiler
arasında yer alacaktır.
131. Çünkü
rabbi ona, "Bana teslim ol" buyurmuş; o da, "Âlemlerin rabbine
teslim oldum" demişti.
132. İbrahim de
bu dini oğullarına vasiyet etti, Ya'kub da. "Oğullarını! Allah sizin için
bu dini seçti; öyleyse yalnız O'na teslim olmuş müminler olarak can
verin!" (dediler).
133. Yoksa Ya'kub
son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Ya'kub oğullarına,
"Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" demiş; onlar da "Senin,
ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Tanrı'ya kulluk edeceğiz;
biz sadece O'na teslim olduk" demişlerdi.
134. Onlar bir
ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız
sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
135. Onlar,
"Yahudi veya hıristiyan olun ki doğru yolu bulaşınız" dediler. Sen
de de ki: "Hayır! Biz, Hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden
değildi."
136. "Biz
Allah'a ve bize indirilene; keza İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarına
indirilenlere; yine Mûsâ ve İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere rableri
tarafından gönderilenlere inandık. Onlar arasında ayırım yapmayız; biz O'na
teslim olanlarız" deyin,
140. Yoksa siz İbrahim, İsmail, İshak,
Ya'kub ve sıbtların yahudi yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz?"
De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?" Allah tarafından
kendisine verilmiş bir kanıtı saklayandan daha zalim kim vardır? Allah
yaptıklarınızdan habersiz değildir.
258. Allah'ın kendisine verdiği
iktidara dayanarak İbrahim ile rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin
mi? İbrahim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat
veren ve öldüren benim" dedi. İbrahim "Allah güneşi doğudan
getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" dedi. Bunun üzerine inkarcı
ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez
260, İbrahim "Rabbim! Ölüleri
nasıl diriltiyorsun, bana göster!" deyince, rabbi "Yoksa inanmıyor
musun?" demişti. O "Hayır inanıyorum, fakat kalbim tam kanaat
getirsin diye" cevabını verdi. Rabbi "Kuşlardan dört tane al, onları
kendine alıştır, sonra parçalayıp her bir tepeye onlardan bir parca bırak,
sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler ve şunu bil ki, Allah hep galiptir
ve hikmet sahibidir" buyurdu.
Ali İmran 33-34, 65-68, 84, 95,
97
33-34. Allah, birbirinden
gelme nesiller olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini seçip
âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Allah işiten ve bilendir.
65. Ey Ehl-i kitap! İbrahim
hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra
indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?
66. İşte siz böylesiniz; hadi
hakkında bilginiz olan konuda tartıştınız, fakat hiç bilgi sahibi olmadığınız
bir konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz.
67. İbrahim ne yahudi ne
hıristiyan idi; bilâkis o hanîf bir müslümandı; müşriklerden değildi.
68. Doğrusu insanların
İbrahim'e en yakın olanı, ona tâbi olanlar, şu Peygamber (Hz. Muhammed) ve
iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.
84. De ki: "Biz Allah'a
ve bize indirilene; keza İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarına
indirilenlere; yine Mûsâ, İsâ ve bütün peygamberlere rableri tarafından
verilenlere iman ettik. Onlar arasında ayırım yapmayız; biz O'na teslim
olanlarız."
95. De ki: "Allah
doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hanîf olan İbrahim'in dinine uyunuz. O müşriklerden
değildi."
97. Orada apaçık deliller,
İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yetenin o
evi ziyaret etmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse
bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.
Nisa 54-55, 125, 163
54. Yoksa onlar,
Allah'ın lütfundan verdiği şeylerden dolayı insanlara haset mi ediyorlar? Oysa
İbrahim soyuna da kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlık
bahsettik.
55. Onlardan bir kısmı
İbrahim'e inandı, kimi de ondan yüz çevirdi; kavurucu bir ateş olarak cehennem
yeter.
125. İşini güzel yaparak
kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan
kimseden dince kim daha güzel olabilir? Ve Allah İbrahim'i dost edinmiştir.
163.
Biz Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da
variyettik. Ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya,
Eyyûb'a, Yûnus'a, Harun'a ve Süleyman'a variyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.
Enam 74-84, 161
74. İbrahim, babası Âzer'e,
"Putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık
bir sapıldık içinde görüyorum" demişti.
75. Aynı şekilde biz İbrahim'e göklerin
ve yerin melekûtunu görüp kavrama imkânı veriyorduk ki kesin inananlardan olsun.
76. Gecenin karanlığı onu kaplayınca
bir yıldız gördü. "Rabbim budur" dedi. Yıldız batınca,
"Batanları sevmem" dedi.
77. Ayı doğarken görünce, Rabbim
budur" dedi. O da batınca, "Rabbim bana doğru yolu göstermezse
elbette yolunu şaşırmış topluluklardan olurum" dedi.
78. Güneşi doğarken görünce de,
"Rabbim budur; zira bu daha büyük" dedi. O da batınca dedi ki:
"Ey kavmim! ben, sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.
79. Ben, hanîf olarak, yüzümü, gökleri
ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim."
80. Kavmi onunla tartışmaya girişti.
Onlara dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle
tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak
rabbimin bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ ibret
almıyor musunuz?
81. Siz, Allah'ın size haklarında
hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmaktan korkmazken, ben sizin
ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Şimdi biliyorsanız (söyleyin), iki gruptan
hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"
82. İnanıp da imanlarına herhangi bir
haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu
bulanlardır.
83. İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e
verdiğimiz delillerimizdir. Biz dilediğimiz kimselerin derecelerini
yükseltiriz. Şüphesiz ki senin rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
84. Biz ona İshak ve Ya'kub'u da
armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun
soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyûb'u, Yûsuf u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
iletmiştik. Biz, iyi davrananları böyle mükâfatlandırırız.
161. De ki: "Şüphesiz rabbim beni
doğru yola, sapasağlam bir dine, Allah'ı bir bilen İbrahim'in dinine
iletti." O, ortak koşanlardan değildi.
Tevbe 70, 113-114
70. Onlara kendilerinden
öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd toplumlarının, İbrahim'in kavminin, Medyen
halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri gelmemiş miydi? Onlara
peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah onlara zulmetmiş
değildi, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
113. Müşriklerin cehennemlik
oldukları müminler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar
Peygamber de müminler de onların bağışlanmalarını dileyemezler.
114. İbrahim'in, babasının
bağışlanması için yaptığı dua ise sırf ona verdiği bir sözden ötürüydü. Ama
onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca hemen bundan vazgeçti.
İbrahim gerçekten çok duyarlı, yumuşak huylu biriydi.
Hud 69-76
69. Elçilerimiz İbrahim'e
müjdeyi getirip selâm vermişlerdi. O da "selâm" dedi, çok geçmeden
kızartılmış bir buzağı getirdi.
70. Ona el uzatmadıklarını
görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü.
"Korkma! Biz Lût kavmine gönderildik" dediler.
71-72. Ayakta bekleyen karısı
rahatlayıp güldü, hemen ona İshak'ı, ardından da Ya'kub'u müjdeledik. "Vay
başıma, ben yaşlı bir kadınken, şu da ihtiyar kocam; ben çocuk mu doğuracağım!
Doğrusu şaşılacak bir şey!" dedi,
73. Elçiler de
"Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinizdedir,
ey hâne halkı! Şüphesiz ki O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir" dediler.
74. İbrahim'in korkusu geçip
müjdeyi de alınca Lût kavmi hakkında bizimle tartışmaya başladı.
75. İbrahim cidden ağır
başlı, hassas ruhlu kendini Allah'a vermiş biriydi.
76. "İbrahim,
bundan vazgeç; çünkü rabbinin emri gelmiştir. Onlara, geri çevrilimez bir azap
mutlaka gelecektir" dediler.
Yusuf 6, 38
6. İşte böylece rabbin seni seçecek,
sana rüyada görülenlerin yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve
İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini
tamamlayacaktır. Kuşkusuz rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.
38. Atalarım İbrahim, İshak ve
Ya'kub'un dinine uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize
yaraşmaz. Bu, Allah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların
çoğu şükretmezler.
İbrahim 35-41
35.
İbrahim şöyle dua etmişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve çocuklarımı
putlara tapmaktan uzak tut!
36.
Rabbim! Putlar insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldu. Bundan böyle kim
bana uyarsa o bendendir; kim de bana karşı getirse artık sen çok bağışlayan,
pek esirgeyensin.
37.
Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını, senin kutsal evinin (Kabe) yanında tarıma elverişli
olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı kılsınlar!
İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver
ki şükretsinler!
38.
Rabbimiz! Şüphesiz ki sen gizlediğimizi de açıkladığımızı da bilirsin. Yerde
ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
39.
Yaşlılığıma rağmen bana İsmail'i ve İshak'ı armağan eden Allah'a hamdolsun!
Şüphesiz rabbim duaları kabul edendir.
40.
Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle;
rabbimiz, duamı kabul et!
41.
Rabbimiz! Hesap kurulacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!"
Hicr 51-58
51.
Onlara İbrahim'in misafirlerini hatırlat.
52.
Onun yanına girip selâm vermişler, o da
"Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti.
53. "Korkma",
dediler, "Biz sana bilgili bir çocuk müjdeliyoruz."
54. İbrahim,
"Üzerime yaşlılık çökmüş olmasına rağmen
bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi.
55.
"Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler.
56- "Haktan sapmış olanlardan başka kim rabbimin
rahmetinden ümit keser!" dedi.
57. "Ey Elçiler! Göreviniz nedir?" diye sordu.
58. Dediler ki: "Aslında biz, suçlu bir kavme (ceza vermek için) gönderildik.
Nahl 120-123
120. Kuşkusuz
İbrahim, bir hanîf olarak Allah'a gönülden itaat eden iyilik rehberiydi, müşriklerden de değildi.
121. Allah'ın nimetlerine şükrederdi; Allah onu seçkin kılmış, doğru yola
yöneltmişti.
122. Biz İbrahim'e bu dünyada iyilik verdik; kuşkusuz o, âhirette de
sâlihlerden olacaktır.
123. Sonra sana, "Hanîf olan ve putperestler arasında yer almamış
bulunan İbrahim'in dinine uy" diye vahyettik.
Meryem 41-49, 58
41.
Bu kitapta İbrahim'i de okuyup an! Kuşkusuz o, sıdkı bütün bir peygamberdi.
42,
Bir gün babasına şöyle demişti: Babacığım! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin
taparsın?
43. Babacığım! Sana gelmeyen bir bilgi hakikaten bana geldi.
Artık bana uy ki seni düz yola çıkarayım.
44. Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan,
Rahmân'ın buyruğuna uymamıştır.
45. Babacığım! Allah'ın azabına uğramandan ve böylece şeytanın
yanında olmandan korkuyorum.
46. (Babası)
"Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan
yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşa
tutarım; şimdi uzun bir süre benden uzak dur!" dedi.
47. İbrahim şöyle dedi: "Esen kal! Rabbimden senin
için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır.
48. Sizden de Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de
uzaklaşıyor ve Rabbime niyaz ediyorum. Umudum odur ki rabbime niyazımdan eli
boş dönmeyeceğim."
49. Nihayet İbrahim onlarla ve Allah'ın dışında
taptıkları şeylerle ilgisini kesince biz ona İshak ve Ya'kub'u bağışladık, her
birini peygamber yaptık
58. İşte bunlar,
Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler; Âdem'in soyundan, Nûh
ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in (Ya'kub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.
Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar.
Enbiya 51-70
51.
Biz daha önce de İbrahim'e doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu
biliyorduk.
52.
O, babasına ve kavmine, "Şu kendilerine tapmakta olduğunuz heykeller de ne oluyor?" diye sormuştu.
53. Onlar da
"Atalarımızı bunlara tapar bulduk" diye cevap vermişlerdi.
54. İbrahim,
"Doğrusu siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz" dedi.
55. Onlar da "Bize
gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyuncunun
biri misin?" diye sordular.
56.
İbrahim şöyle cevap verdi:
"Hayır, sizin rabbiniz, göklerin ve yerin rabbidir; onları O yaratmıştır; ben de buna şahitlik
edenlerdenim."
57.
Sonra (içinden ekledi:) "Allah'a yemin ederim ki siz ayrılıp gittikten sonra
putlarınıza bir tuzak kuracağım!"
58. Sonunda İbrahim
putları paramparça etti, belki ona başvururlar diye büyük putu bıraktı.
59.
Putperestler, "Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden
biridir" dediler.
60-61.
Bazıları, "İbrahim denen bir
gencin bunları diline doladığını işitmiştik" deyince "O halde, onu
hemen insanların gözü önüne getirin, belki şahitlik ederler" dediler.
62.
İbrahim getirilince "Bunu
ilâhlarımıza sen mi yaptın?" dediler.
63.
İbrahim, "Hayır, onu şu büyükleri
yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" diye cevap verdi.
64.
Bunun üzerine, birbirine dönüp "Siz yok mu siz, asıl zalimler
sizlersiniz!" dediler.
65.
Sonra çok geçmeden eski düşüncelerine döndüler; "Sen
bunların konuşmadığını pekâlâ biliyorsun" dediler.
66-67, İbrahim, "Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve
zarar veremeyen tanrılara mı tapıyorsunuz?
Size de Allah'ı bırakıp taptığınız şeylere de yazıklar olsun! Siz aklınızı
kullanmaz mısınız?" dedi.
68. Putperestler,
"Eğer bir şey yapacaksanız, yakın onu da tanrılarınıza yardım edin!" dediler.
69.
Biz de "Ey ateş, dedik, İbrahim için serin ve zararsız ol!"
70.
Ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları
daha çok zarar eden taraf yaptık.
Hac 26, 43-44, 78
26. İbrahim'i Beytullah'ı bulunduğu
yere yerleştirdiğimizde de şöyle demiştik: "Bana hiçbir şeyi ortak koşma;
tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükûya ve secdeye varanlar için evimi tertemiz
tut.
43-44. İbrahim'in kavmi, Lût'un kavmi
ve Medyen halkı da (peygamberlerinin bildirdiklerini) yalan saymışlardı. Aynı
şekilde Mûsâ da yalancılıkla itham edilmişti. Ben ise o inkarcılara biraz süre
tanıdım ve sonra onları kıskıvrak yakaladım. Hadlerini bildirişim nasıldı bir
bilsen!
78. Allah yolunda, gerektiği gibi cihad
ediniz. Sizi O seçti ve size dîn konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; ceddiniz
İbrahim'in dininde olduğu gibi. O size daha önce de bunda da
"müslümanlar" adını verdi ki Peygamber size şahitlik etsin, siz de
insanlara şahitlik edesiniz. Haydi namazı kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a
sımsıkı sarılınız. Sizin mevlânız O'dur. O ne güzel Mevlâ'dır ve ne iyi
yardımcıdır
Şuara 69-86
69. Onlara İbrahim hakkında
da bilgi ver.
70. Hani o, babasına ve
kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" diye sormuştu.
71, "Putlara tapıyoruz
ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler,
72. İbrahim, "Peki ama,
dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?
73. Yahut size fayda veya
zarar verebiliyorlar mı?"
74. "Hayır ama biz
atalarımızı böyle yapar bulduk" dediler.
75-76. İbrahim dedi ki:
"İyi de sizin, kendiniz ve önceki atalarınızın neye taptığınızı hiç
düşündünüz mü?
77-78. İyi bilin ki o
taptıklarınız benim düşmanımdır; ama âlemlerin rabbi, beni yaratan ve bana
doğru yolu gösterendir.
79. Beni yediren ve
içirendir.
80. Hastalandığım zaman bana
şifa verendir.
81. Canımı alacak olan, sonra
beni yeniden diriltecek olandır.
82. Hesap günü hatalarımı
bağışlayacağını umduğum yine O'dur.
83. Rabbim! Bana hikmet ver
ve beni iyiler arasına kat.
84. Bana, sonra gelecekler
içinde iyilikle anılmayı nasip eyle!
85. Beni, naîm cennetine
girenlerden eyle.
86. Babamı da bağışla;
kuşkusuz o doğru yoldan sapanlardan oldu.
Ankebut 16-27, 31-32
16, İbrahim'i de (resul
olarak gönderdik). Kavmine şöyle demişti: "Allah'a kul olunuz ve O'na
saygıyla itaat ediniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
17. Siz Allah'ı bırakıp
birtakım putlara tapıyor, asılsız inançlar uyduruyorsunuz. Kuşkusuz Allah'ı
bırakıp da taptığınız bu şeyler size rızık vermekten âcizdirler. O zaman
rızkınızı Allah'ın katında arayınız, O'na kul olunuz, O'na şükrediniz; sonunda
O'na döneceksiniz.
18. Eğer (gerçeği)
yalanlamaya kalkışırsanız, bilesiniz ki sizden önceki nice topluluklar da böyle
yalanlamalarda bulundular. Elçinin görevi açık bir tebliğden ibarettir."
19. Peki onlar, Allah'ın
yaratmayı nasıl başlattığını, sonra onu ardarda sürdürdüğünü görmezler mi?
Kuşkusuz bu, Allah için kolaydır.
20. De ki:
"Yeryüzünde gezip dolaşınız ve Allah'ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp
devam ettirdiğini görünüz. Allah, daha sonra ikinci hayatı da işte böyle
gerçekleştirecektir; Allah her şeye kadirdir.
21. 0, dilediğine azap
verir dilediğini esirger. Hepiniz dönüp dolaşıp O'na varacaksınız.
22. Ne yeryüzünde ne de
gökte Allah'ı çaresiz bırakabilirsiniz.
Allah'ın dışında bir himayeciniz ve yardımcınız da yoktur."
23.
Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, işte bunların rahmetimden
ümitleri yoktur ve bunlar için acı bir azap vardır.
24.
Kavminin (İbrahim'e) cevabı, "Onu öldürün ya da yakın!" demekten ibaret oldu. Ama
Allah onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır
25.
İbrahim onlara şöyle dedi: "Sizler, sırf dünya hayatında aranızdaki sevgi (ve çıkar) ilişkisini
sürdürmek için Allah'ı bırakıp kendinize birtakım putlar edindiniz. Sonra
kıyamet gününde birbirinizi tanımayacak, birbirinize lanetler yağdıracaksınız.
Varacağıma: yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."
26.
Bunun üzerine Lût ona iman etti. "Artık ben, rabbime göç edeceğim. Şüphesiz O
güçlüdür, hikmet sahibidir" dedi.
27.
Ona İshak ve Ya'kub'u bağışladık, soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap
verdik. Ona bu dünyada mükâfatını verdik; o, âhirette de iyiler arasında yer
alacaktır.
31.
Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde, "Biz bu memleketin halkını
yok edeceğiz; çünkü oranın halkı zulme sapmışlardır" dediler.
32.
İbrahim, "Ama orada Lût da yaşıyor!" dedi. "Biz orada kimlerin
bulunduğunu çok iyi biliyoruz; onu ve karısı dışındaki bütün ailesini elbette
kurtaracağız, karısı geride kalanlar arasında yer alacak" dediler.
Ahzab 7
7. Hani bütün
peygamberlerden; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan
sadakat sözü almıştık, onlardan ağır sorumluluk taşıyan bir söz
almıştık
Saffat 83-113
83.
Kuşkusuz İbrahim Nuh'un yolunu izleyenlerdendi.
84.
O, tertemiz bir kalple Rabbine yönelmişti.
85.
Babasına ve halkına, "Siz neye tapıyorsunuz?" demişti;
86,
"Allah'tan başka birtakım düzmece tanrılar mı edinmek istiyorsunuz?
87.
Peki, âlemlerin Rabbiyle ilgili düşünceniz nedir?"
88.
Sonra yıldızlara söyle bir baktı:
89.
"Ben rahatsızım" dedi.
90.
Bunun üzerine diğerleri onu arkalarında bırakıp gittiler.
91.
İbrahim gizlice tanrılarının yanına vardı; "Neden bir şeyler söylemiyorsunuz,
dedi;
92.
Neyiniz var, niçin konuşmuyorsunuz?"
93.
Sonra onlara güçlü darbeler indirmeye başladı.
94.
Diğerleri koşarak İbrahim'in yanma geldiler.
95.
Dedi ki: "Kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz!
96.
Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı."
97.
(Putperestler) "Onun için bir yapı kurun ve (orada hazırlayacağınız) kuvvetli ateşe atın onu!" dediler.
98.
Böylece onu engellemek için bir plan kurdular; ama biz onları alta düşürdük.
99.
İbrahim, "Ben Rabbime gidiyorum, dedi, O bana yol gösterecektir."
100.
"Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlat ver!"
101.
Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi huylu bir erkek çocuğu olacağını
müjdeledik.
102.
Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona,
"Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım
görüşün ne olacak." Dedi ki: "Babacığım! Sana buyurmanı yap;
inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın."
103.
Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca Ve babası onu yüz üstü yatırınca,
104.
"Ey İbrahim, diye ona seslendik;
105.
Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun." İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz.
106.
Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı.
107.
Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.
108-109.
Onun hakkında, "İbrahim'e selâm olsun!" İfadesini sonradan gelen
kuşaklar arasında devam ettirdik.
110.
Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz.
111.
Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı,
112.
Sâlihlerden bir peygamber olarak ona İshak'ı da müjdeledik.
113.
Ona ve İshak'a bereketler verdik. Onların soyu içinde iyisi bulunduğu gibi
açıkça kendine kötülük edeni de olacaktı.
Sad 45-47
45.
Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Yak'ub'u da an.
46. Âhiret yurdunu hatırda tutmadaki
samimiyetleri sayesinde onları günahlardan arındırdık.
47. Doğrusu onlar bizim katımızda
gerçekten seçkin kılınmış kimseler arasındadırlar.
Şura 13
13. O, Nuh'a
buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrahim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya
buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda tefrikaya
düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi, Allah
{dini tebliğ için) dilediğini
seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.
Zuhruf 26-28
26-27.
Bir zaman İbrahim babasına ve topluluğuna şöyle demişti: "Ben sizin
taptıklarınızdan uzağım, ancak beni yaratan başkadır (O'na ibadet ederim). O bana
doğru yolu gösterecektir."
28.
Bunu, peşinden gelecekler arasında devam edecek bir söz olarak dile getirdi.
Umulur ki buna dönerler.
Zariyar 24-34
24.
İbrahim'in değerli konuklarıyla ilgili kıssa sana ulaştı mı?
25.
Onun yanma girdiklerinde
selâm vermişler, o da selâmlarına karşılık verip (içinden) "Bunlar biç de tanıdık kimseler
değil" demişti.
26.
Belli etmeden hemen ailesinin
yanına gitti ve (kızartılmış) besili bir buzağı getirdi.
27.
Onu önlerine koydu ve "Buyurmaz mısınız?" dedi.
28.
Vaziyetlerinden kaygılandı. "Korkma"
dediler ve ona derin bilgi sahibi olacak bir oğul müjdesi verdiler.
29.
Karısı heyecanla bağırarak anlına vurdu; "Benim gibi yaşlı ve kısır bir kadın ha!" dedi.
30.
"Rabbin böyle buyurdu, dediler; kuşkusuz hikmeti sonsuz, ilmi sınırsız olan yalnız O'dur."
31.
İbrahim 'Peki ey elçiler! Sizin asıl göreviniz nedir?" dedi.
32.
"Biz, dediler, günaha batmış bir topluluğa gönderildik;
33-34
Haddi aşanlar için rabbinin nezdinde işaretlenmiş balçıktan taşlan üzerlerine yağdıracağız."
Necm 37
37- Yine
vazifesini yerine getiren İbrahim'in sahifelerinde olanlar bildirilmedi mi?
Hadid 26
26. Andolsun Nuh'u ve İbrahim'i elçi olarak
gönderdik, onların soyundan gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik.
Onlardan doğru yolu bulanlar olduğu gibi birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir.
Mümtehine 4-6
4.
İbrahim'de ve ona uyanlarda size güzel bir örneklik vardır; onlar kavimlerine
şöyle demişlerdi: Bilin ki bizim sizinle ve Allah'ı bırakıp da taptıklarınızla bir ilişiğimiz yoktur. Sizi (ve
değerlerinizi) reddediyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz bir tek Allah'a îman edinceye kadar
sürüp gidecek bir düşmanlık
ve nefret açıkça ortaya çıkmıştır. Ancak İbrahim'in, babasına "Hiç şüphen
olmasın bağışlanman için dua edeceğim, ama Allah'tan sana geleceklere karşı
yapabileceğim bir şey de yoktur" demesi başka. Rabbimiz! Sadece sana dayanıp güvendik, sana yöneldik; dönüş
de ancak sanadır.
5.
Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için
bîr sınama konusu yapma. Bizi bağışla ey rabbimiz! Çünkü kudret ve hikmet sahibi olan sensin.
6.
İçinizden Allah'ın lütfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar için onlarda hiç
şüphe yok ki güzel bir örneklik
vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki Allah bir şeye muhtaç değildir, her türlü hamde lâyıktır
Ala 18-19
18-19. Bunlar
önceki kitaplarda, İbrahim ve Musa'nın kitaplarında da vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder