18 Ocak 2017 Çarşamba

HZ NUH

Nuh (AS) ulul azam peygamberlerdendir. Diğer ulul azam peygamberler ise Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, Hz Muhammet (SAV)’dir. Sünnetli olarak doğmuştur.

Hz Adem ile Hz Nuh arasında 1000 yıl olduğu söylenir. Hz. Nuh 950 yıl kavmi arasında kaldı, mücadele etti. En uzun yaşayan peygamber hatta insan olduğu söylenir. (1280, 1460 gibi rakamlar belirtilir.) Ayrıca peygamberler içinde en çetin mücadele veren, en çok sıkıntı çeken peygamber olduğu söylenir.
Şeceresi Nuh b. Lamek b. Müteveşlih b. İdris b. Yered b. Mehlayil b. Kaynan b. Enuş b. Şit b. Adem
Hz Adem’den Nuh (AS) dönemine kadar toplumda yozlaşma, şirke bulaşma, puta tapma yoktu. Hz. Nuh döneminde yozlaşma, putçuluk ortaya çıkmaya başladı.
Muhammed b. Ka'b dedi ki: Âdem (a.s)'ın beş oğlu vardı: Ved, Suvâ', Ye­ğûs, Ye'ûk ve Nesr. Bunlar çokça ibadet eden kimseler idi, Onlardan birisi öldü ve ona çokça üzüldüler. Şeytan: Ben size onun gibi bir suret yapaca­ğım. Ona baktığınız takdirde onu hatırlayacaksınız, dedi. Onlar da: Yap de­diler. O da onlardan ölen o kişinin suretini mescid içinde bakır ve kurşun­dan yaptı. Sonra bir diğeri öldü, onun da suretini yaptı. Nihayet hepsi öldü, hepsinin suretlerini yaptı. Nihayet bir süre sonra yüce Allah'a ibadeti terkettiler. Şeytan on­lara: Size ne oluyor da hiçbir şeye ibadet etmiyorsunuz, dedi. Onlar: Neye ibadet edelim deyince, o da kendilerine: Hem sizin, hem de atalarınızın ilâh­larına. Hiç namaz kıldığınız yeri görmüyor musunuz! Bunun üzerine onla­ra Allah'tan başka ilâhlar olarak bunlara ibadet ettiler. Nihayet Allah Nuh (a.s)'ı peygamber gönderince bu sefer; "Tanrılarınızı sakın bırakmayın. Sakın Ved, Suvâ'ı... terketmeyin" dediler.

Hz Nuh Kavmiyle sürekli mücadele etti, onları imana çağırdı ama kavmi sürekli reddediyordu. Gelen sonraki nesil bir öncekinden daha fena çıkıyordu. En sonunda kavmi onu öldürmeye kalkınca Hz. Nuh iman edenlerin kurtarılmasını küfür ehlinin ise yeryüzünden silinmesini Allah’tan niyaz etti. Allah da onun bu yakarışını kabul edip ona bir gemi yapmasını söyledi.
Hz Nuh gemiyi Dımaşk’ta yapmaya başladı. Kerestesini Lübnan dağlarından kesti. Gemiyi 2, 30, 40 yılda yaptığı söylenir.
Gemi 3 katlı ve 3 salonlu olup uzunluğu 80 zira genişliği 50 zira yüksekliği 30 zira olduğu söylenir. (1 zira 1 kulaç) Gemide inananlar olup Hz Nuh, eşi üç oğlu ( Sam, Ham, Yafes) üç gelini vardı. Gemide inananların 6, 40, 78, 80 kişi olduğu söylenir. Sayı kesin değildir. Sular fışkırmaya başlayınca her canlıdan birer çift gemiye binmeye başladılar. Bir kaynakta gemiye en son binen hayvanın eşek olduğu ve şeytanın da eşeğin kuyruğunda gemiye bindiği yazılıdır.
Hz Nuh’un diğer hanımı Vaile ve ondan olan oğlu Kenan iman etmedikleri için gemiye alınmadılar. Zaten onlar da binmek istemediler.  
Al­lah Nuh (A.S.)a on sahife indirdi. Hz. Nuh'un, Hz. Adem'in cesedini gemiye aldığını söylerler, zira bu Hz. Adem'in vasiyeti idi.
İbn Abbas (r.a)'ın görüşüne göre, Nûh (a.s) bin yedi yüz seksen sene yaşamıştır ve öldüğünde de Mescid-i Haram'a yakın bir yere defnedilmiştir
Nuh tufanından 40 yıl evvel Allah hiçbir insana evlat nasip etmedi. Yani tufanda hiçbir çocuk ölmedi. Nuh Tufanının 40 gün 40 gece sürdüğü söylenir. Geminin 5 ay su üzerinde yüzdüğü belirtilir. Gemi suların çekilmesinden sonra Âşurâ günü Mardin’deki Cudi Dağında, Musul’da bir dağa oturduğu söylenir. Musul’da bu geminin oturduğu yerde Seksenler Kasabası "Karyetu's-Semaîn"  vardır.
Hz. Nuh insanlığın 2.babasıdır. İnsanoğlu onun oğullarından türemiştir.
Sam beyaz tenli olup ondan Arap, Fars, Rum, Yahudi ve Hristiyanlar türedi.
Ham siyah tenli olup ondan Kıpti, Sudan, Berberiler türedi.
Yafes sarı ve kırmızı tenli olup ondan Türkler, Yecüc Mecücler, İskitler, Slavlar türedi.
Nuh Tufanı genel mi bölgesel midir? Bize göre geneldir. Çünkü Nuh (AS) Allah’a dua ederken “Yeryüzünde iman etmeyen kimseyi bırakma” diye dua etmiş ve duası da kabul olunmuştur.

Konu ile ilgili ayetler:
Ali İmran 33-34
33-34. Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Al­lah işiten ve bilendir.



Nisa 163
163. Biz Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da variyettik. Ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Harun'a ve Süley­man'a variyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.



Enam 84
84. Biz ona İshak ve Ya'kub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyûb'u, Yûsuf’u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik. Biz, iyi davranan­ları böyle mükâfatlandırırız.


Araf 59-64
59. Andolsun ki Nuh'u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki: "Ey kav­mim! Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, üzerinize gelecek büyük bir günün azabından korkuyorum."
60. Kavminden ileri gelenler, "Biz seni gerçekten apaçık bir sapıklık içinde görüyoruz!" de­diler.
61. Nuh şöyle cevap verdi: "Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yoktur; fakat ben âlemlerin rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim.
62. Si­ze rabbimin vahyetiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi Allah'tan (gelen vahiy ile) biliyorum,
63. Sakınıp da rahmete nail olmanız ümidiyle, içinizden sizleri uyaracak bir adam vasıtasıyla size bir zikir (kitap) gelmesine şaşırdınız mı?"
64. Onu yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık; âyetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk! Çünkü onlar kör bir kavim idiler.



Tevbe 70
70. Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd top­lumlarının, İbrahim'in kavminin, Medyen halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri gelmemiş miydi? Onlara peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah onlara zulmetmiş değildi, asıl onlar kendilerine zul­metmişlerdi.


Yunus 71-74   
71. Onlara Nuh'un kıssasını da oku! O, kavmine şöyle demişti: "Ey Kav­mim! Eğer benim aranızda bulunmam ve Allah'ın âyetlerini bildirmem zoru­nuza gidiyorsa, bilin ki ben yalnız Allah'a dayanıp güveniyorum; siz de or­taklarınızı toplayıp ne yapacağınızı kararlaştırınız, yapacağınız iş içinizde ni­yet olarak kalmasın ve bana mühlet de vermeden yapacağınızı yapınız,
72. Şayet yüz çevirirseniz, zaten benim sizden bir karşılık beklediğim yok; benim mükâfatımı ancak Allah verir. Bana teslimiyet içinde olmam emredildi."
73. Yine de onu yalancılıkla itham ettiler. Biz de onu ve gemide kendisiyle bera­ber olanları kurtardık, âyetlerimizi yalan sayanları ise suda boğduk; bunları onların yerine geçirdik. İşte gör, o uyarılanların sonu nice oldu!
74. Onun ar­dından da birçok peygamberi kendi topluluklarına gönderdik; onlara açık kanıtlar getirdiler; fakat onlar daha önce yalan saydıklarına bir türlü inan­mak istemediler. Sınırı aşanların kalplerini işte biz böyle mühürleriz




Hud 25-49, 89
25. Gerçek şu ki biz, Nuh'u kavmine elçi olarak gönderdik: "Ben sizin için açık bir uyarıcıyım.
26. Allah'tan başkasına tapmayınız! Çünkü ben, ba­şınıza gelecek can yakıcı bir günün azabından korkuyorum" dedi
27. Kavmi­nin ileri gelen inkarcıları, "Biz seni sadece bizim gibi bir insan olarak görü­yoruz. Sana sığ görüşlü ayak takımımızdan başkasının uyduğunu da görmü­yoruz. Sizin bize karşı bir üstünlüğünüzü de kabul etmiyoruz, bilâkis sizin yalancı olduğunuz kanaatini taşıyoruz" dediler.
28. Nuh şöyle dedi: "Ey Kav­mim! Bir de şöyle düşününüz: Ya benîm, rabbim tarafından (verilmiş) açık bir delilim varsa ve O kendi katından bana rahmet vermiş de siz bunu anla-mamışsanız! Siz istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
29. Ey Kavmim! Buna karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim ücretim ancak Allah'a aittir. (Siz istiyorsunuz diye) ben iman edenleri kovacak deği­lim; çünkü onlar rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, hakikat bilgisin­den yoksun kalabalık olarak görüyorum.
30. Ey Kavmim! Onları kovarsam, beni Allah'a karşı kim koruyabilir? Düşünmüyor musunuz?
31. Size, 'Al­lah'ın hazineleri benim yanımdadır' demiyorum, gaybı da bilmem, melek ol­duğumu da söylemiyorum. Sizin hor gördüğünüz kimseler için, 'Allah onlara hiçbir hayır vermeyecektir' diyemem. Onların içlerinde olanı Allaha daha iyi bilir. Onları kovduğum takdirde ben gerçekten zalimlerden olu­run!"
32. Dediler ki: "Ey Nûh! Gerçekten bizimle tartıştın ve bize karşı çok mücadele ettin. Eğer doğrulardan isen, kendisiyle bizi tehdit ettiğin azabı ba­şımıza getir!"
33. Nûh dedi ki: "Onu size ancak dilerse Allah getirir. Siz (O'nu) âciz bırakamazsınız.
34. Eğer Allah sizi azgınlık içinde bırakmayı di­lemişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez. O sizin rabbinizdir; ve O'na döndürüleceksiniz.''
35. Yoksa, "Bunu o uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurduysam sorumluluğu bana aittir. Fakat be­nim sizin işlediğiniz günahla İlişkim yoktur."
36. Nuh'a vahyolundu ki: "Kavminden iman etmiş olanlardan başka kimse iman etmeyecek. Sakın onların yaptıklarına üzülme!
37. Bizim gözeti­mimiz altında ve öğrettiğimiz şekilde gemiyi yap, haktan sapanlar için bana başvuruda bulunma! Onlar boğulacaklar!"
38. Nûh gemiyi yaparken, kavmi­nin ileri gelenleri yanına uğradıkça onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Eğer bizimle alay ediyorsanız, bilin ki siz nasıl alay ediyorsanız biz de ileride sizin­le öyle alay edeceğiz!
39. Rezil edecek bir cezaya kimin çarptırılacağını, sü­rekli azabın kimin başına geleceğini yakında göreceksiniz!"
40. Nihayet em­rimiz geldi ve sular coşup yükseldi. Nuh'a dedik ki: "(Canlı çeşitlerinin) her birinden iki eş ile -daha önce haklarında hüküm verilmiş olanlar dışında- ai­leni ve iman edenleri gemiye bindir!" Zaten onunla birlikte pek azı iman et­mişti.
41. Nûh, "Haydi gemiye binin! Yüzerken de dururken de Allah'ın adı­nı anın. Şüphesiz ki rabbim çok bağışlayan, pek esirgeyendir" dedi.
42, Der­ken gemi onları, dağlar gibi dalgalar arasında götürmeye başladı. Nûh, uzak duran oğluna, "Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin, kâfir­lerle beraber olma!" diye seslendi.
43. Oğlu, "Beni sudan koruyacak bir dağa sığınacağım" diye cevap verdi. Nûh dedi ki: "Bugün Allah'ın hükmettiği ce­zadan ancak rabbimin esirgedikleri kurtulacaktır." Derken aralarına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu.
44. (Sonra) "Ey toprak suyunu yut! Ey gök (suyunu) tut!" denildi. Su çekildi; hüküm yerini buldu; gemi Cûdî'nin üzerine oturdu; "Zalimlerin topunun canı cehenneme!" denildi.
45. Nûh rabbine şöyle seslendi: "Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir. Senin va­adin elbette haktır. Sen hâkimlerin en âdilisin."
46. Allah buyurdu ki: "Ey Nûh! O senin ailenden değildir. Çünkü o kötü bir iş yapmıştır. Sakın hakkın­da bilgi sahibi olmadığın bir şeyi benden isteme! Ben cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum."
47. Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben, senden hak­kında bilgi sahibi olmadığım bir şeyi istemekten yine sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, kaybedenlerden olurum!"
48. Denildi ki: "Ey Nûh! Sana ve seninle beraber olan gruplar üzerine bizden selâm ve bereket­ler ihsanı ile in gemiden! Önce bir süre faydalandıracağımız, sonra tarafımız­dan bir azapla cezalandırılacak topluluklar da olacaktır.
49. İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Bundan önce onları ne sen biliyordun ne de kavmin! Sabret, çünkü iyi sonuç (sabredip) sakınanlarındır.
89. Ey Kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız sizi, Nûh kavminin veya Hûd kavminin yahut Salih kavminin başlarına gelenlerin benzeri bir musibetin başınıza gelmesine sebep olacak günaha sizi sürüklemesin! Lût kavmi zaten sizden uzak değildir.



İbrahim 9-18
9. Sizden öncekiler, Nûh kavimi, Âd ve Semûd hakkındaki bilgiler size ulaşmadı mı? Onlardan sonra gelenleri ise Ancak Allah bilir. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de ellerini ağızlarına götürüp, "Biz size gönderilene inanmıyoruz, bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı derin bir kuşku içindeyiz" dediler.
10. Peygamberleri, "Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında bir şüp­he mi var? O, günahlarınızı bağışlamak için size bir çağrıda bulunuyor ve si­ze belli vakte kadar da süre veriyor" dediler. Onlar, ''Siz de bizim gibi sade­ce insansınız; bizi atalarımızın tapmış olduğu tanrılardan uzaklaştırmak isti­yorsunuz. O halde bize, açık bir delil getirin!" diye cevap verdiler.
11. Pey­gamberleri onlara şöyle dediler: "Doğrusu biz de sizin gibi sadece insanız; fa­kat Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemiz mümkün değildir. Müminler ancak Allah'a dayan­sınlar.
12. Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette göğüs gereceğiz." Tevekkül edenler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
13-14. İnkarcılar peygamberlerine, "Andolsun ya dinimize dönersiniz ya da sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkarırız!" dediler. Bunun üzerine rableri on­lara, "O zalimleri elbette helâk edeceğiz ve onlardan sonra sizi mutlaka o yur­da yerleştireceğiz! Bu lütuf, huzuruma çıkmanın kaygısını taşıyan ve tehdi­dimden çekinenler içindir" diye vahyetti.
15. Peygamberler yardım isteyip bunu elde ettiler. Bütün inatçı zorbalar da hüsrana uğradı.
16. Ardından da cehennem gelecek, orada zorbaya irinli su içirilecektir!
17. Onu yutmaya ça­lışacak, fakat boğazından geçiremeyecektir, ona her taraftan ölüm gelecek, ama ölmeyecektir; ardından da şiddetli bir azap vardır.
18. Rablerini inkâr edenlerin durumu şöyledir: Yapıp ettikleri kül yığınına benzer; fırtınalı bir günde rüzgâr onu savurur. Kazandıkları hiçbir şeye yaramaz. İşte bu (sonu­cu gerektiren davranış) derin sapıklıktır.


İsra 3, 17
3. Ey Nûh ile bir­likte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Bilesiniz ki Nûh çok şükreden bir kul idi.        
17. Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helak ettik. Kulları­nın günahlarını bilip görmede rabbim yeterlidir.




Meryem 58
58. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamber­ler; Âdem'in soyundan, Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in (Ya'kub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secde­ye kapanırlar.




Hac 42
Ve eğer seni yalanlarlarsa -üzülme- muhakkak ki, onlardan evvel Nuh, Ad ve Semud kavmi de -Peygamberlerini- yalanlamışlardı.



Enbiya 76-77  
76. Nuh'u da hatırla; daha Önce o dua etmişti, biz de duasını kabul edip kendisini ve yakınlarını büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.
77. Onu, âyetlerimizi inkâr eden kavimden korumuştuk. Gerçekten onlar, kötü insanlardı; bu yüzden hepsini suda boğduk.



Müminun 23-31
23. Andolsun ki Nuh'u da kavmine gönderdik; "Ey kavmim" dedi, "Allah'a kulluk edin; sizin O'ndan başka bir tanrınız yoktur. İsyan etmekten sakınmıyor musunuz?"
24. Kavminin inkâra sapmış ileri gelenleri dediler ki; "Bu adam, içinizde üstün olmak isteyen, sadece sizin gibi sıradan bir insandır. Eğer Allah (elçi göndermek) isteseydi herhalde bir melek gönderirdi. Biz geçmiş atalarımızdan böyle bir şey duymadık.
25. Bu adam olsa olsa cin çarpmış biridir; bir süre onu gözetim altında tutun."
26-27. Nûh, "Rabbim! Bunların beni yalancılıkla suçlamalarına karşı bana yardım et!" dedi. Bunun üzerine ona şöyle vahyettik: "Bizim gözetimimiz altında ve bildirdiğimiz şekilde gemiyi yap. Buyruğumuz geldiğinde sular coşup yükselmeye başlayınca her cinsten birer çift hayvan ile kendileri aleyhinde hüküm kesinleşmiş olanların dışındaki aileni gemiye al; ama o haksızlık yapmış olanlar konusunda sakın bana bir şey söyleme! Onlar kesinlikle boğulacaklar!
28. Yanındakilerle birlikte sen de gemiye yerleştiğinde, 'Bizi bu zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun!' de.
29. Ve yine 'Rabbim! Beni bereketli bir yere indir; en uygun şekilde indirip yerleştiren sensin.' de."
30. Kuşkusuz bu anlatılanlarda ibretler vardır; muhakkak ki biz bunlarla insanları deneriz.
31. Sonra onların ardından başka bir nesil meydana getirdik




Furkan 37
37, Peygamberleri yalancı saymaları üzerine Nuh kavmini de sulara gömdük ve böylece onları insanlık için bir ibret yaptık. Biz, zalimler için çok acı bir azap hazırladık.



Şuara 105-122             
105. Nûh kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar.
106. Kardeşleri Nûh onlara şöyle demişti: "İnkârdan sakınmayacak mısınız?
107, Bakınız ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
108. Artık Allah'a karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat ediniz.
109. Bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim ecrimi vermek yalnız âlemlerin Rabbine aittir.
110. Artık Allah'a isyandan sakınınız ve bana itaat ediniz."
111. Şöyle cevap verdiler; "Seni toplumun en aşağı kesiminin izlediğini göre göre sana îman eder miyiz!"
112. Nûh dedi ki: "Onların vaktiyle ne yaptıklarını bilmem.
113. Onların hesabı ancak rabbime aittir. Düşünseydiniz bunu anlardınız!
114. Ben iman etmiş kimseleri kovacak değilim.
115. Ben sadece gerçekleri apaçık ortaya koyan bir uyarıcıyım."
116. "Ey Nûh, dediler, bu işten vazgeçmezsen, kesinlikle sen de taşlanacaksın!"
117. Nûh, "Rabbim, dedi, kavmim beni yalancılıkla suçluyor.
118. Artık benimle onların arasındakî durumu sen hükmünle açıklığa kavuştur, beni ve beraberimdeki müminleri kurtar!"
119. Bunun üzerine biz onu ve beraberindekileri, o her şeyle dopdolu geminin içinde kurtardık.
120. Sonra geri kalanları da sulara gömdük.
121. Doğrusu anlayanlar için bu kıssada büyük bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
122. Şüphesiz rabbin, işte O, mutlak güçlüdür, engin merhamet sahibidir.


Ankebut 14-15                       
14. Vaktiyle biz Nuh'u kendi kavmine resul olarak göndermiştik. Nûh, bin yıldan elli yıl daha az bir süreyle onların arasında kaldı. Sonunda zulümlerini sürdürürlerken onları tufan yakaladı.
15. Fakat biz Nuh'u re gemidekileri kurtardık ve bunu bütün insanlık için bir ibret yaptık.



Ahzab 7
 7. Hani bütün peygamberlerden; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan sadakat sözü almıştık, onlardan ağır sorumluluk taşıyan bir söz almıştık




Saffat 75-82
75. Vaktiyle Nuh bize yakarmıştı; biz de ne güzel karşılık vermiştik!
76. Nitekim kendisini ve ailesini o büyük felaketten kurtardık.
77. Ve yalnız onun soyunu kalıcı kıldık.
78-79. Onun hakkında, ''Bütün âlemlerde Nuh'a selâm olsun!" ifadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik.
80. İşte biz, iyileri böyle ödüllendiririz.
81. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı.
82. Sonunda ötekileri sulara gömdük


Sad 12-14
12-13. Bunlardan önce Nûh kavmi, Ad kavmi, güç ve itibar sahibi Firavun, Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da gerçeği yalanlamışlardı. Onlar, (İnkârda) birleşmiş topluluklardı.
14. Hepsi de elçileri yalancılıkla suçladılar, bu yüzden de kendilerini cezalandırmam hak oldu




Mümin 5, 30-31
5. Onlardan önce Nuh'un kavmiyle bunların ardından gelen çeşitli topluluklar da ilâhî gerçeği yalanlamış, her topluluk kendi peygamberlerini yakalayıp etkisiz hale getirmeye kalkışmış, asılsız iddialarla gerçeği ortadan kaldırmak için mücadele vermişlerdi; sonunda onların yakalarına yapıştım. Nasılmış benim cezalandırmam gördüler!
30. İnanan kişi de şöyle dedi: "Ey kavmim! Doğrusu vaktiyle (peygamberlerine karşı) gruplar oluşturmuş eski toplulukların yaşadıkları felaketlerin benzerinin sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum:
31. Nûh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonrakilerin duruma gibi. Allah asla kulları için zulmü istemez.
Şura 13
13. O, Nuh'a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrahim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda tefrikaya düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi, Allah (dini tebliğ için) dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.




Kaf 12-14
12. Bunlardan önce Nuh kavmi, Ress ve Semûd halkı,
13. Âd, Firavun ve Lût'un kardeşleri,
14. Eykeliler ve Tübba' kavmi de yalanlamış­lar, hepsi peygamberleri yalancılıkla suçlamıştı; sonunda onları uyardığım şey başlarına geldi.




Zariyat 46
46. Bunlardan önce yaşayan Nuh'un kavminde de (ibretler var). Çünkü onlar yoldan çıkmış bir topluluk idi.




Necm 52
52 Ve onlardan önce Nuh kavmini de, şüphesiz onlar bunlardan daha zalim yani yaratılış gayelerine daha aykırı yaşayan ve daha azgın idiler.




Kamer 9-16    
9. Bunlardan önce Nuh'un kavmi de (peygamberlerini) yalancılıkla itham etmişti. O kulumuzu yalancı saydılar, "Delinin biri!" dediler ve o görevinden alıkondu.
10. Bunun üzerine "Artık yenik düştüm; yardımını esirgeme!" diye rabbine yalvardı.
11. Derken, göğün kapılarını bardaktan boşanırcasına inen bir yağmura açtık.
12. Yerden de sular fışkırttık; böylece azgın sular ön­ceden belirlenmiş bir iş için birleşti.
13. Onu ise tahtalar ve mıhlarla yapılmış gemide taşıdık.
14. Gözetim ve korumamız altında akıp gidiyordu, kendisine inanılmamış olan o kulumuza bir mükâfat olmak üzere.
15. Andolsun, bunu bir ibret levhası olarak bıraktık; ibret alacak yok mu!
16. Azabım ve uyan­larım nasılmış görün!


Hadid 26
26. Andolsun Nuh'u ve İbrahim'i elçi olarak gönderdik, onların soyun­dan gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan doğru yolu bulan­lar olduğu gibi birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir.             




Tahrim 10
10. Allah, inkâr edenlere Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal ver­mektedir: Onlar kullarımızdan iki erdemli kişinin nikâhı altındaydılar ama kocalarına hıyanet ettiler. Dolayısıyla kocalarının da Allah'tan gelen cezaya karşı onlara bir faydası dokunamadı ve "Haydi, diğer girenlerle birlikte girin bakalım ateşe!" dendi.



Hakka 11-12
11. Sular coştuğu vakit sizi gemide kuşkusuz biz taşıdık;
12. Bunu sizin için ibretli bir anı olsun ve kulaklardan hiç çıkma­sın diye yaptık.



Nuh 1-28
1. Biz Nuh'u, "Kendilerine can yakıcı bir azap gelmeden önce halkını uyar" diyerek toplumuna gönderdik.
2. Şöyle dedi: "Ey kavmim! Şüphesiz ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcı­yım.
3. Allah'a kulluk ediniz; O'na karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat ediniz;
4- Ki Allah bir kısmı günahlarınızı bağışlasın ve sizi belirli bir vadeye kadar ertelesin. Şüphesiz Allah'ın belirlediği vade geldiğinde artık ertelen­mez. Keşke bilseydiniz!
5, Nûh, "Rabbim, dedi, doğrusu ben kavmimi gece gündüz hakka çağırdım;
6. Fakat benim yaptığım çağrı onları daha da uzak­laştırdı.
7, Kendilerini bağışlaman için ben onları ne zaman çağırdıysam, par­maklarını kulaklarına tıkadılar; elbiselerini başlarına bürüdüler, ayak dire­diler, kibirlendikçe kibirlendiler.
8. Yine de ben onları açıkça çağırmaya devam ettim.
9. Onlara açık da söyledim, yerine göre gizli de söyledim.
10. De­dim ki: "Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin; O, çok bağışlayıcıdır.
11. (Dile­yin ki) üzerinize gökten bot bol yağmur indirsin.
12. Mallar ve oğullar vere­rek sizi desteklesin, size bahçeler versin ve sizin için ırmaklar akıtsın.
13. Ne oluyor size de Allah'ın büyüklüğünü hesaba katmıyorsunuz!
14. Oysa O sizi türlü evrelerden geçirerek yaratmıştır.
15. Görmüyor musunuz Allah yedi göğü birbiriyle nasıl uyumlu yaratmıştır!
16. Onların içinde ayı bir ışık, gü­neşi ışık kaynağı yapmıştır.
17. Allah sizi yerden bitirip yetiştirmiştir.
18. Sonra sizi yine oraya döndürecek ve yeniden çıkaracaktır.
19-20. Allah yer­yüzünü sizin için sergi gibi döşemiştir ki onda geniş yollar edinip dolaşabile-siniz."
21. Nûh, "Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve ço­cuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydu­lar.
22. Onlar çok büyük tuzaklar kurdular.
23. Dediler ki: 'Sakın ilâhlarını­zı bırakmayın; hele Vedd'en, Suvâ'dan, Yeğus'tan, Yeuk'tan ve Nesr'den as­la vazgeçmeyin!'
24. Gerçekten de birçoklarını saptırdılar; (Rabbim!) Sen de artık bu zalimlerin şaşkınlıklarını arttır!"
25. Günahları yüzünden tufanda boğuldular, ardından ateşe atıldılar, kendilerini Allah'a karşı koruyacak yar­dımcılar da bulamadılar.
26. Nûh "Rabbim, dedi, yeryüzünde inkarcılardan hiç kimseyi bırakma!
27. Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar; ahlâksız nankör nesillerden başkasını da yetiştirmezler.

28. Rabbim! Beni, ana baba­mı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları ba­ğışla, zalimleri ise dâima helak et."  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder