Ad Kavmi Yemen’de Umman ile Hadramut
arasındaki bölgede (Kuran’da Ahkaf olarak geçer) yaşamış bir Arap toplumudur.
Ad kavmi Nuh AS ‘dan sonra putperestliğe dönen ilk kavimdir.
Ad kavmi
insanları uzun boylu (kaynaklarda 20m, 30m, 40m) güçlü kuvvetli insanlardı.
Ad’ın şeceresi Ad b. Avs b. İrem b. Sam b.
Nuh’tur. Hud peygamber de Ad’ın neslinden olup ticaretle uğraşırdı. Arapça
konuşan ilk peygamber Hud AS’dır.
İrem’in diğer oğlu Abir idi. Abir’in oğlu
Semud ve sonra gelenler Hicr’e yerleşmişti. Semud kavmi ortaya çıktı. Onlara da Salih peygamber gönderildi.
Rivayete göre Ad’ın iki oğlu vardı. Şeddad ve
Şedid. Bu iki kardeş dünyaya hakim olmuşlar, zulmetmeye başlamışlardı. Şedid
ölünce tüm mülk Şeddad’a kalmıştı. Şeddad da cennetteki güzellikleri duyunca
kıskandı ve cennet gibi bir yer yapmaya kalkıştı. Adına İrem dedi. İrem şehri
uzun yıllar sonra bitirilebildi. (300 yıl)
Bu şehirde saraylar, bağlar, yüksek binalar,
bahçeler yapılmıştı. Çölde yolcular için su sarnıçları (havuz), kuleleri,
eğlence yerleri bile düşünülmüştü. O zamanın şartlarına göre son derece modern,
güçlü bir medeniyet kurmuşlardı.
Tüm bu maddi unsurlar onları Allah’tan
uzaklaştırdı, şımarttı. Cenneti yeryüzünde inşa etme ve yaşama anlayışına
sürükledi.
Allah onları uyarmak için Hud As’ı gönderdi.
Ama onlar inanmadılar. Çok mücadeleler sonunda Allah onlara 3 yıl yağmur
göndermedi. Yaklaşmakta olan bir bulutu yağmur bulutu zannederek sevindiler.
Ama bu bir helak bulutu idi. 8 gün 7 gece süren müthiş bir uğultu ve azgın bir
rüzgar (ayette sarsar) ile helak oldular. Öyle bir rüzgar ki taş yağdırıp
dondurucu bir özelliğe sahipti.
Su, yağmur, rüzgar gibi iklim olayları
normalde meleklerin kontrolünde yeryüzüne inerdi. Ama Allah Nuh Tufanında
suya, Ad Kavminin helakında rüzgara
“kontrolsüz yok etme emrini” verdi. Onun için şiddeti çok fazla oldu.
Rivayete göre helak Çarşamba günü olmuştu. Ve
bu nedenle bazı kendini bilmezler Çarşamba gününü uğursuz sayarlar.
Adi, değersiz, eski anlamı Ad Kavminden
türemiştir.
Ad Kavmi helak olduktan sonra Hud peygamber ve
kendisine inananlar Mekke’ye geldiler. Burada yerleştiler. Hud AS helaktan
sonra 150 yıl daha yaşamıştır.
Konuyla ilgili ayetler
Araf 65-72
65. Âd kavmine de
kardeşleri Hûd'u (gönderdik). O dedi ki: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin;
sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Hâlâ sakınmayacak mısınız.
66. Kavminden
ileri gelen kâfirler, "Biz seni kesinlikle bir beyinsizlik içinde
görüyoruz ve gerçekten senin yalancılardan olduğunu düşünüyoruz."
67. "Ey
kavmim!" dedi, "Ben beyinsiz değilim; fakat ben, âlemlerin rabbinin
gönderdiği bir elçiyim."
68. "Size
rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir
öğütçüyüm."
69. "Sizi
uyarmak için, içinizden bir adam vasıtasıyla rabbînizden size bir zikir (kitap)
gelmesine şaştınız mı? Düşünün ki O sizi, Nuh kavminden sonra onların yerine
getirdi ve yaratılışta sizi onlardan güçlü kıldı. O halde Allah'ın nimetlerini
hatırlayın ki kurtuluşa eresiniz."
70. Dediler ki:
"Sen bize tek Allah'a kulluk etmemiz ve atalarımızın tapmakta olduklarını
bırakmamız için mi geldin? Eğer doğrulardan isen, bizi tehdit ettiğini (azabı)
getir bize!"
71. Hûd şöyle cevap
verdi: "Üzerinize rabbiniz tarafından bir öfke ve bir kirlilik inmiştir.
Haklarında Allah'ın hiçbir delil indirmediği, sadece sizin ve atalarınızın taktığı
kuru isimler hususunda benimle tartışıyor musunuz? Bekleyin öyleyse! Şüphesiz
ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim!"
72. Onu ve onunla
beraber olanları rahmetimizle kurtardık ve âyetlerimizi yalan sayıp da iman etmeyenlerin
kökünü kestik.
Tevbe
70
70.
Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd toplumlarının, İbrahim'in
kavminin, Medyen halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri
gelmemiş miydi? Onlara peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah
onlara zulmetmiş değildi, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
Hud
50-60, 89
50.
Âd kavmine de kardeşleri Hûd'u gönderdik. Dedi ki: "Ey Kavmim! Allah'a
kulluk ediniz; O'ndan başka tanrınız yoktur; siz sadece uydurmaktasınız.
51.
Ey Kavmim! Bunun karşılığında ben sizden bir ücret istemiyorum; benim
hizmetimin karşılığı ancak beni yaratana aittir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor
musunuz?
52.
Ey Kavmim! Rabbinizden bağışlanmayı dileyiniz, O'na tövbe ediniz ki üzerinize
bolca yağmur göndersin ve kuvvetinize kuvvet katsın; sakın günahkârlar olup
Allah'tan yüz çevirmeyiniz!"
53.
Dediler ki: "Ey Hûd! Bize açık bir mucize getirmedin; biz senin sözünle
tanrılarımızı bırakacak değiliz; biz sana iman edecek de değiliz.
54-55.
'Tanrılarımızdan biri senin aklını almış!' demekten başka söyleyeceğimiz söz
yok!" Hûd dedi ki: "Ben Allah'ı şahit tutuyorum; siz de şahit olunuz
ki sizin Allah'ı bırakıp da O'na ortak koştuklarınızla benim hiçbir ilgim
yoktur. Haydi hepiniz bana tuzak kurunuz, bana aman vermeyiniz!
56.
Ben, benim de rabbim, sizin de rabbiniz olan Allah'a dayandım. Çünkü kımıldayan
her canlının kaderi onun elindedir. Şüphesiz rabbimin yolu dosdoğru yoldur.
57.
Eğer sırt çevirirseniz bilin ki size ulaştırmakla görevli olduğum şeyi size
bildirdim. Rabbim yerinize başka bir kavmi getirebilir. Siz O'na hiçbir engel
çıkaramazsınız. Şüphesiz rabbim her şeyi gözetendir."
58.
Emrimiz gelince, Hûd'u ve onunla beraber iman edenleri katımızdan bir rahmetle
kurtardık, onları ağır bir azaptan kurtardık.
59.
İşte Âd! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler; O'nun peygamberlerine âsi
oldular ve her inatçı zorbanın emrine uydular.
60.
Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lanete uğradılar. Evet Âd rabbini
inkâr etti. Hûd'un kavmi Âd'ın canı cehenneme!
89. Ey Kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız sizi, Nûh
kavminin veya Hûd kavminin yahut Salih kavminin başlarına gelenlerin benzeri
bir musibetin başınıza gelmesine sebep olacak günaha sizi sürüklemesin! Lût
kavmi zaten sizden uzak değildir.
İbrahim 9-18
9. Sizden öncekiler, Nûh kavimi, Âd ve Semûd
hakkındaki bilgiler size ulaşmadı mı? Onlardan sonra gelenleri ise ancak Allah
bilir. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de ellerini ağızlarına götürüp,
"Biz size gönderilene inanmıyoruz, bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı
derin bir kuşku içindeyiz" dediler.
10. Peygamberleri, "Gökleri ve yeri yaratan
Allah hakkında bir şüphe mi var? O, günahlarınızı bağışlamak için size bir
çağrıda bulunuyor ve size belli vakte kadar da süre veriyor" dediler.
Onlar, ''Siz de bizim gibi sadece insansınız; bizi atalarımızın tapmış olduğu
tanrılardan uzaklaştırmak istiyorsunuz. O halde bize, açık bir delil
getirin!" diye cevap verdiler.
11. Peygamberleri onlara şöyle dediler:
"Doğrusu biz de sizin gibi sadece insanız; fakat Allah kullarından
dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil
getirmemiz mümkün değildir. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.
12. Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne
diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette
göğüs gereceğiz." Tevekkül edenler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
13-14. İnkarcılar peygamberlerine, "Andolsun ya
dinimize dönersiniz ya da sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkarırız!" dediler.
Bunun üzerine rableri onlara, "O zalimleri elbette helâk edeceğiz ve
onlardan sonra sizi mutlaka o yurda yerleştireceğiz! Bu lütuf, huzuruma
çıkmanın kaygısını taşıyan ve tehdidimden çekinenler içindir" diye
vahyetti.
15. Peygamberler yardım isteyip bunu elde ettiler.
Bütün inatçı zorbalar da hüsrana uğradı.
16. Ardından da cehennem gelecek, orada zorbaya
irinli su içirilecektir!
17. Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından
geçiremeyecektir, ona her taraftan ölüm gelecek, ama ölmeyecektir; ardından da
şiddetli bir azap vardır.
18. Rablerini inkâr edenlerin durumu şöyledir: Yapıp
ettikleri kül yığınına benzer; fırtınalı bir günde rüzgâr onu savurur.
Kazandıkları hiçbir şeye yaramaz. İşte bu (sonucu gerektiren davranış) derin sapıklıktır.
İsra 3,
17
3. Ey
Nûh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Bilesiniz ki Nûh çok
şükreden bir kul idi.
17.
Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helak ettik. Kullarının günahlarını
bilip görmede rabbim yeterlidir.
Hac
42
42.
Ve eğer seni yalanlarlarsa -üzülme- muhakkak ki, onlardan evvel Nuh, Ad ve
Semud kavmi de -Peygamberlerini- yalanlamışlardı.
Furkan 38-39
38. Âd'ı, Semûd'u, Res halkını, bunlar arasında daha birçok nesli de (cezalandırdık).
39. Oysa her birine ibretli örnekler vermiştik. Nihayet hepsini kırıp
geçirdik.
Şuara
123-139
123. Ad kavmi de peygamberleri yalancılıkla suçladılar.
124. Kardeşleri Hûd onlara şöyle demişti: "Allah'a karşı gelmekten
sakınmıyor musunuz?
125. Ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim.
126. Artık Allah'a karşı gelmekten sakınınız ve bana itaat ediniz.
127. Bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum. Benim ecrimi vermek
yalnız âlemlerin rabbine aittir.
128. Siz boş şeylerle uğraşarak her yüksek yere bir anıt mı
yükseltirsiniz?
129. Temelli kalacağınızı umarak mı büyük konaklar yaparsınız?
130. Gücünüzü hep zalim zorbalar gibi mi kullanırsınız?
131. Artık Allah'tan korkunuz ve bana itaat ediniz.
132-134. Bildiğiniz şeyleri size veren, size sürüler, oğullar, bağlar,
pınarlar ihsan eden Allah'a karşı gelmekten sakınınız.
135. Doğrusu sizin hakkınızda büyük bir günün azabından korkuyorum."
136. Şöyle cevap verdiler: "Sen öğüt versen de vermesen de bizce
birdir.
137. Bu, öncekilerin tuttuğu yoldan başkası değildir.
138. Bu yüzden azaba uğratılacak da değiliz."
139. Böylece onu yalancılıkla suçladılar; biz de onları helak ettik.
Doğrusu bunda da büyük bir ibret vardır ama çoktan inanmazlar.
Ankebut
38
38. Ad ve Samûd kavimleri de öyle. Onların
durumlarını meskenlerinin kalıntıları size apaçık gösteriyor. Şeytan onlara, (kötü) işlerini güzel gösterip kendilerini doğru yoldan saptırmıştı; oysa
gerçeği görme yeteneğine de sahiplerdi.
Sad 12-14
12-13. Bunlardan önce Nûh kavmi, Ad kavmi, güç ve itibar sahibi Firavun,
Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da gerçeği yalanlamışlardı. Onlar, (inkârda) birleşmiş topluluklardı.
14. Hepsi de elçileri yalancılıkla suçladılar, bu yüzden de kendilerini
cezalandırmam hak oldu
Mümin
30-31
30.
İnanan kişi de şöyle dedi: "Ey kavmim! Doğrusu vaktiyle (peygamberlerine
karşı) gruplar oluşturmuş eski toplulukların yaşadıkları felaketlerin
benzerinin sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum:
31. Nûh
kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonrakilerin duruma gibi. Allah asla kulları
için zulmü istemez.
Fussilet
13-16
13.
Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse de
ki: "Sizi, Âd ve Semûd'un başına düşen yıldırım gibi bir yıldırıma karşı
uyarıyorum."
14. Hani onlara peygamberler gelip (ikna etmek için) her yolu deneyerek "Allah'tan başkasına
kulluk etmeyin" demişlerdi. Ama onlar, "Rabbimiz (buna
inanmamızı) isteseydi mutlaka (elçi
olarak) melekler gönderirdi. Bu durumda
biz, elçiliğinizle gönderilen şeyi reddediyoruz" dediler,
15. Anılan Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük
tasladılar ve "Bizden daha güçlü kim var!" dediler. Onları yaratan
Allah'ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar,
âyetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı.
16. Sonunda
dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı tattırmak için o kara günlerde
üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Âhiret azabı ise daha da alçaltıcı
olacak, onlara yardım da edilmeyecektir.
Ahkaf 21-26
21. Âd kavminin kardeşini (Hûd)
hatırlat. Hani o, kum tepelerinin
arasında kavmini -ondan önce ve sonra da bu kabilden uyarılar olmuştur- şöyle
uyarmıştı: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin. Ben size gelecek büyük bir
günün azabından gerçekten korkuyorum!".
22. "Sen bizi ilâhlarımızdan uzaklaştırmak için mi geldin? Doğru
söylüyorsan tehdidini hemen gerçekleştir!" dediler.
23. 0 da, "Bu bilgi ancak
Allah katındadır; size bildirmek üzere gönderildiğim mesajı ulaştırıyorum,
fakat sizi cehalette direnen bir topluluk olarak görüyorum" cevabını
verdi.
24-25. Felaketi vadilerine yönelmiş, ufku kaplayan bir bulut olarak
görünce "İşte bize yağmur getirecek bir bulut" dediler. Hayır, o
hemen gelmesini istediğiniz ceza; içinde acılı azap bulunan, rabbinin emri ile
her şeyi silip süpüren bir rüzgar! Sonunda sadece evlerinin kalıntılarının
görüldüğü bir hale geldiler. Günaha batıp kalmış bîr topluluğu işte böyle
cezalandırırız.
26. Onlara, size vermediğimiz yerler ve imkânlar verdik; kendilerini
kulak, göz ve kalplerle donattık. Onlara kulakları da gözleri de kalpleri de
hiçbir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlardı.
Alaya aldıkları şeyler kendilerini kuşatıverdi!
Kaf
12-14
12.
Bunlardan önce Nuh kavmi, Ress ve Semûd halkı,
13. Âd,
Firavun ve Lût'un kardeşleri,
14.
Eykeliler ve Tübba' kavmi de yalanlamışlar, hepsi peygamberleri yalancılıkla
suçlamıştı; sonunda onları uyardığım şey başlarına geldi.
Zariyat
41-42
41. Âd kavminde de (ibretler var). Onlara silip süpüren rüzgârı
göndermiştik.
42. Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, kül edip
savuruyordu.
Necm 50
50 Ve şüphe yoktur ki, O’dur önceden
gelip geçen Âd kavmini helak eden
Kamer 18-21
18. Ad kavmi de (peygamberlerini) yalancılıkla itham
etti. Azabım ve uyarılarım nasılmış bir
bakın!
19. Onların üzerine bitmek bilmeyen
kara bir günde şiddetli bir kasırga gönderdik.
20. İnsanları sökülmüş hurma kütükleri gibi çekip alıyordu.
21. Azabım ve uyarılarım nasılmış
bir bakın!
Hakka
4, 6-8
4. Semûd ve Ad, alınlarına çarpacak gerçeği yalan
saymışlardı.
6. Âd halkı ise dehşetli bir kasırga ile yok
ediliverdi.
7. Allah o kasırgayı ardarda yedi gece, sekiz gün
onların üzerinde estirdi. Öyle ki (orada bulunsaydın), o
kavmi devrilmiş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün.
8. Şimdi onlardan geriye kalan bir şey
görüyor musun?
Fecr 6-13
6 Görmedin mi, rabbin ne yaptı Âd kavmine;
7-8. Memleketler içinde benzeri yaratılmamış olan, sütunlarla dolu İrem'e;
9. Vadide kayaları oyarak şehir yapan Semûd'a;
10. Güçlü Firavun'a?
11. İşte bunların hepsi ülkelerinde azgınlık etmişlerdi.
12. Oralarda fesat çıkarıp durdular.
13. Bu yüzden rabbin onların üzerine ceza kırbacı yağdırdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder