Ad kavminden sonra Hicr’de yaşamış bir arap
kavmidir. Hicr, Mekke ile Hicaz arasındadır. Semûd Kavminin ise, yapılan
araştırmalara ve elde edilen bazı sonuçlara göre, Asûr hakimiyetinde yaşadığı
sanılmaktadır.
Nuh Tufanı ve Ad kavminin helakını bildikleri
için evlerini dağları oyarak sağlam ve yüksek bir yerde yaptılar. Bu sayede
Allah’ın azabından (su ve fırtına) kurtulabileceklerini zannettiler. Semud
kavmi uzun ömürlü insanlardı. Ortalama 300-1000 yıl ömürleri vardı.
Semud kavmi 500 bin nüfusa sahipti, iman
edenler 4 bin civarındaydı derler.
Ad ve Semud kavimlerinin Asurlular zamanında
(M.Ö. 3000-612) yaşadığı söylenir.
Azan
Semud kavmine Allah, Salih AS 40 yaşında peygamber olarak gönderdi. Ama kavmi
ona inanmadı ve ondan reddedemeyeceği bir mucize istedi. Salih AS da Allah’a
dua ederek bir kayanın içinden gebe bir deve çıkarttı. Bu bir mucizeydi. Deveyi
serbest bırakmalarını, ona dokunmamalarını ayrıca kuyunun suyunun bir gün
deveye diğer gün insanlara ait olduğunu ve bu sıraya müdahale edilmemesini sıkı
sıkıya tembihledi. Deve suyu içtikten 1 gün sonra içtiği suyu süt olarak tüm
insanlara veriyordu.
Semud kavmi arasında kuranda da geçen 9 kişilik
bir çete vardı. Bunlar elebaşı olup kavmin ileri gelenlerinden idi. Diğer
insanlar da onları ya destekliyor ya da ses çıkarmıyorlardı.
Bu 9 kişilik çete önce deveyi öldürdüler.
Salih AS bunlara 3 gün daha yaşayacaklarını söyledi. Bunun üzerine Salih AS’ı
da öldürmeye yeltendiler. Ama Allah onların tuzağını boşa çıkardı. Cebrail AS
gönderip müthiş bir ses ve şiddetli bir depremle helak edildiler.
Salih AS inanan 4 bin civarındaki insanlar
güven içinde Mekke’ye veya Filistin’deki Remle’ye yerleştiler.
Konuyla ilgili ayetler
Araf
73-79
73.
Semûd'a da kardeşleri Salih'i (gönderdik). Onlara, "Ey kavmim" dedi,
"Allah'a kulluk edin; sizin Ondan başka tanrınız yoktur. Size rabbinizden
açık bir delil gelmiştir. O da, size bir mucize olarak Allah'ın şu devesidir.
Onu bırakın, Allah'ın arzında otlasın. Ona kötülük etmeyin; sonra sizi elem
verici bir azap yakalar."
74. "Düşünün
ki Allah Âd kavminden sonra yerlerine sizi getirdi ve yeryüzünde sizi
yerleştirdi. O'nun düzlüklerinde saraylar yapıyorsunuz, dağlarında evler
kuruyorsunuz. Artık Allah'ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde fesatçılar
olarak karışıklık çıkarmayın,"
75. Kavminin
ileri gelenlerinden büyüklük taslayanlar, içlerinden zayıf görülenlerin inanan
kesime dediler ki: "Siz Salih'in, rabbi tarafından gönderildiğini biliyor
musunuz?" Onlar da, "Şüphesiz biz onunla ne gönderilmişse ona inanırız"
dediler.
76. Büyüklük
taslayanlar ise "Biz de sizin inandığınızı inkâr ediyoruz" diye
karşılık verdiler.
77. Derken, o
dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler, böylece rablerinin emrinden dışarı
çıktılar ve "Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi
tehdit ettiğin azabı bize getir!" dediler.
78. Bunun üzerine
onları o dehşetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yere serildiler.
79. Salih o zaman
onlardan yüz çevirdi ve şöyle dedi: "Ey kavmim! Andolsun ki ben size
rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt
verenleri sevmiyorsunuz."
Tevbe
70
70.
Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd toplumlarının, İbrahim'in
kavminin, Medyen halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri
gelmemiş miydi? Onlara peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah
onlara zulmetmiş değildi, asıl onlar kendilerine zulmetmişlerdi.
Hud
61-68, 89, 95
61.
Semûd kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Dedi kî: "Ey Kavmim!
Allah'a kulluk ediniz; sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden var
etti ve size orayı mamur hale getirme görevi verdi. O halde O'ndan mağfiret
isteyiniz; sonra O'na tövbe ediniz. Şüphesiz rabbim yakındır, duaları kabul
eder,"
62.
Dediler ki: "Ey Salih! Sen bundan önce içimizde kendisine ümit bağlanan
biriydin. Şimdi babalarımızın taptığı şeylere tapmaktan bizi engellemeye mi
kalkışıyorsun? Doğrusu bizi davet ettiğin konuda ciddi bir şüphe
içindeyiz."
63.
Salih dedi ki: "Ey Kavmim! Bir de şöyle düşününüz: Ya ben rabbimden
verilmiş apaçık bir delile dayanıyorsam ve O bana kendinden bir lütufta
bulunmuşsa! Bu durum karşısında O'na âsi olursam beni Allah'a karşı kim korur?
(Bu davranışınızla) bana ancak zararda olduğunuzu daha iyi görme imkânı
veriyorsunuz.
64,
Ey Kavmim! İşte size mucize olarak Allah'ın devesi. Onu bırakınız Allah'ın
mülkünde otlasın. Ona kötülük etmeyiniz; sonra sizi, yaklaşan bir azap
yakalar."
65.
Fakat Semûd kavmi, o deveyi hunharca öldürdü, Salih de "Yurdunuzda üç gün
daha yaşayınız!" dedi. Bu, yalanlanmayacak bir tehdit idi.
66.
Emrimiz gelince Salih'i ve onunla beraber iman edenleri bizden bir rahmet
olarak helak olmak ve o günün zilletine uğramaktan kurtardık. Şüphesiz rabbin
kuvvetlidir, üstündür.
67.
Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.
68.
Sanki orada hiç oturmamışlardı. İşte böyle, Semûd kavmi rablerini inkâr etti,
Vay Semûd'un haline!
89.
Ey Kavmim! Sakın bana karşı düşmanlığınız sizi, Nûh kavminin veya Hûd kavminin
yahut Salih kavminin başlarına gelenlerin benzeri bir musibetin başınıza
gelmesine sebep olacak günaha sizi sürüklemesin! Lût kavmi zaten sizden uzak
değildir.
95.
Sanki orada hiç oturmamışlardı. İşte böyle, Semûd'un yıkıldığı gibi Medyen de
yıkılıp gitsin!
İbrahim 9-18
9. Sizden öncekiler, Nûh kavimi, Âd ve Semûd
hakkındaki bilgiler size ulaşmadı mı? Onlardan sonra gelenleri ise Ancak Allah
bilir. Peygamberleri onlara mucizeler getirdi de ellerini ağızlarına götürüp,
"Biz size gönderilene inanmıyoruz, bizi kendisine çağırdığınız şeye karşı
derin bir kuşku içindeyiz" dediler.
10. Peygamberleri, "Gökleri ve yeri yaratan
Allah hakkında bir şüphe mi var? O, günahlarınızı bağışlamak için size bir
çağrıda bulunuyor ve size belli vakte kadar da süre veriyor" dediler.
Onlar, ''Siz de bizim gibi sadece insansınız; bizi atalarımızın tapmış olduğu
tanrılardan uzaklaştırmak istiyorsunuz. O halde bize, açık bir delil
getirin!" diye cevap verdiler.
11. Peygamberleri onlara şöyle dediler:
"Doğrusu biz de sizin gibi sadece insanız; fakat Allah kullarından
dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil
getirmemiz mümkün değildir. Müminler ancak Allah'a dayansınlar.
12. Hem, bize yollarımızı göstermiş olduğu halde ne
diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette
göğüs gereceğiz." Tevekkül edenler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.
13-14. İnkarcılar peygamberlerine, "Andolsun ya
dinimize dönersiniz ya da sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkarırız!" dediler.
Bunun üzerine rableri onlara, "O zalimleri elbette helâk edeceğiz ve
onlardan sonra sizi mutlaka o yurda yerleştireceğiz! Bu lütuf, huzuruma
çıkmanın kaygısını taşıyan ve tehdidimden çekinenler içindir" diye
vahyetti.
15. Peygamberler yardım isteyip bunu elde ettiler.
Bütün inatçı zorbalar da hüsrana uğradı.
16. Ardından da cehennem gelecek, orada zorbaya
irinli su içirilecektir!
17. Onu yutmaya çalışacak, fakat boğazından
geçiremeyecektir, ona her taraftan ölüm gelecek, ama ölmeyecektir; ardından da
şiddetli bir azap vardır.
18. Rablerini inkâr edenlerin durumu şöyledir: Yapıp
ettikleri kül yığınına benzer; fırtınalı bir günde rüzgâr onu savurur.
Kazandıkları hiçbir şeye yaramaz. İşte bu (sonucu gerektiren davranış) derin sapıklıktır.
İsra 3,
17, 59
3. Ey
Nûh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan gelenler! Bilesiniz ki Nûh çok
şükreden bir kul idi.
17.
Nuh'tan sonraki nesillerden nicelerini helak ettik. Kullarının günahlarını
bilip görmede rabbim yeterlidir.
59.
Bizi işaretler göndermekten alıkoyan şey, öncekilerin bunları yalanlamış
olmasıdır. Nitekim Semûd kavmine, açık bir mucize olmak üzere dişi deveyi
vermiştik, ama ona (inanmayıp) kötülük yaptılar. Oysa biz mucizeleri yalnızca
korkutup uyarmak için göndeririz.
Hicr
80-84
80. Kuşkusuz Hicr halkı da peygamberleri yalancılıkla
suçladılar.
81. Oysa onlara âyetlerimizi de gönderdik, fakat bunlara
sırt çevirdiler.
82. Onlar, güvende olmak üzere dağları oyarak barınaklar
yaparlardı.
83. Ama sonunda sabaha girerlerken korkunç ses onları da
yakaladı!
84. Aldıktan tedbirin kendilerine hiçbir faydası olmadı.
Hac 42
Ve eğer seni
yalanlarlarsa -üzülme- muhakkak ki, onlardan evvel Nuh, Ad ve Semud kavmi de
-Peygamberlerini- yalanlamışlardı.
Furkan
38-39
38. Âd'ı, Semûd'u, Res halkını, bunlar arasında daha
birçok nesli de (cezalandırdık).
39. Oysa her birine ibretli örnekler vermiştik.
Nihayet hepsini kırıp geçirdik.
Şuara
141-158
141. Semûd kavmi de peygamberleri yalancılıkla
suçladı.
142. Kardeşleri Salih onlara şöyle demişti:
"Allah'a karşı gelmekten sakınmaz mısınız?
143. Bakınız, ben size gönderilmiş güvenilir bir
elçiyim.
144. Artık Allah'a karşı gelmekten sakınınız ve bana
itaat ediniz.
145. Bunun için sizden bir karşılık beklemiyorum.
Benim ecrimi vermek yalnız âlemlerin rabbine aittir.
146-149. Siz burada, bahçelerin, pınarların içinde;
ekinlerin, meyveleri uç vermiş hurma ağaçlarının arasında güven içinde
bırakılacağınızı ve dağlardan ustaca evler oyup yapmaya devam edebileceğinizi
mi sanıyorsunuz?
150. Artık Allah'tan korkunuz ve bana itaat ediniz.
151-152. Yeryüzünde düzeni bozan ama düzeltmeye
yanaşmayan aşırıların istediklerini yapmayınız."
153. Dediler ki: "Kuşkusuz sen, kendisine büyü
yapılmış birisin!
154. Sen de yalnızca bizim gibi bir insansın. Eğer
doğru sözlü isen, haydi bize bir mucize getir."
155-156. Salih: "İşte (mucize) bu dişi devedir; onun bir su içme hakkı vardır, belli bir günün içme
hakkı da sizindir; sakın ona bir kötülük yapmayınız, yoksa büyük bir günün
azabı yakanıza yapışır" dedi.
157-158. Buna rağmen onlar deveyi kestiler, ama
yaptıklarına pişman oldular; çünkü onları azap yakaladı. Doğrusu bunda büyük
bir ders vardır; ama çokları iman etmezler.
Neml 45-53
45. Semûd kavmine, "Allah'a kulluk edin" demesi için kardeşleri
Salih'i gönderdik. Ama hemen birbiriyle çekişen iki grup oluverdiler.
46. Salih, "Ey kavmim, dedi, iyilik dururken niçin kötülüğe
koşuyorsunuz; size merhamet edilmesi için Allah'tan bağış dilseniz olmaz
mı?"
47. Şöyle cevap verdiler: "Sen ve beraberindekiler bize uğursuz
geldiniz." Sâlih, "Uğursuzluğunuz Allah'ın elindedir. Doğrusu siz
imtihana çekilen bir topluluksunuz" dedi.
48. 0 şehirde dokuz elebaşı vardı; bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyor,
iyileştirme ve düzeltme cihetine gitmiyorlardı.
49. Allah'a and içerek aralarında şöyle konuştular: "Gece baskınıyla
onu ve ailesini öldürelim, sonra velisine, "Biz Salih ailesinin
öldürülmesi sırasında orada değildik, gerçekten doğru söylüyoruz" diyelim.
50. Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkında obuadan bir
plan kurduk.
51. Bak işte tuzaklarının sonu ne oldu: Onları da kavimlerini de (nasıl) toptan helak ettik!
52, İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Anlayan bir kavim için
elbette bunda ibret vardır.
53, İman edip Allah'a karşı gelmekten sakınanları ise o felâketten
kurtardık.
Ankebut
38
38. Ad ve Samûd kavimleri de öyle. Onların
durumlarını meskenlerinin kalıntıları size apaçık gösteriyor. Şeytan onlara, (kötü) işlerini güzel gösterip kendilerini doğru yoldan saptırmıştı; oysa
gerçeği görme yeteneğine de sahiplerdi.
Sad 12-14
12-13. Bunlardan önce Nûh kavmi, Ad kavmi, güç ve itibar sahibi Firavun,
Semûd kavmi, Lût kavmi ve Eyke halkı da gerçeği yalanlamışlardı. Onlar, (inkârda) birleşmiş topluluklardı.
14. Hepsi de elçileri yalancılıkla suçladılar, bu yüzden de kendilerini
cezalandırmam hak oldu
Mümin
30-31
30.
İnanan kişi de şöyle dedi: "Ey kavmim! Doğrusu vaktiyle (peygamberlerine
karşı) gruplar oluşturmuş eski toplulukların yaşadıkları felaketlerin
benzerinin sizin de başınıza gelmesinden korkuyorum:
31.
Nûh kavminin, Âd, Semûd ve onlardan sonrakilerin duruma gibi. Allah asla
kulları için zulmü istemez.
Fussilet
13-17
13.
Eğer onlar yine de yüz çevirirlerse de
ki: "Sizi, Âd ve Semûd'un başına düşen yıldırım gibi bir yıldırıma karşı
uyarıyorum."
14. Hani onlara peygamberler gelip (ikna etmek için) her yolu deneyerek "Allah'tan başkasına
kulluk etmeyin" demişlerdi. Ama onlar, "Rabbimiz (buna
inanmamızı) isteseydi mutlaka (elçi
olarak) melekler gönderirdi. Bu durumda
biz, elçiliğinizle gönderilen şeyi reddediyoruz" dediler,
15. Anılan Âd kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük
tasladılar ve "Bizden daha güçlü kim var!" dediler. Onları yaratan
Allah'ın kendilerinden daha güçlü olduğunu düşünmezler miydi? Onlar,
âyetlerimizi de inatla inkâr ediyorlardı.
16. Sonunda dünya hayatında onlara alçaltıcı cezayı
tattırmak için o kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik.
Âhiret azabı ise daha da alçaltıcı olacak, onlara yardım da edilmeyecektir.
17. Semûd kavmine gelince, onlara doğru yolu
gösterdik ama körlüğü, doğru yolu görmeye tercih ettiler; nihayet kendi yapıp
ettiklerinin sonucu olarak alçaltıcı bir yıldırım azabı yakalayıverdi onları!
Kaf 12-14
12. Bunlardan
önce Nuh kavmi, Ress ve Semûd halkı,
13. Âd, Firavun
ve Lût'un kardeşleri,
14. Eykeliler ve
Tübba' kavmi de yalanlamışlar, hepsi peygamberleri yalancılıkla suçlamıştı;
sonunda onları uyardığım şey başlarına geldi.
Zariyat
43-45
43. Semûd'da da (ibretler var). Onlara
"Bir süreye kadar faydalanın bakalım!" denmişti.
44. Rablerinin buyruğuna uymayı kendilerine
yediremediler. Bu yüzden, bakıp dururlarken onları yıldırım yakalayıverdi!
45. Yerlerinden
bile kalkamadılar ve kimseden yardım da alamadılar.
Necm
50-51
50
Ve şüphe yoktur ki, O’dur önceden gelip geçen Âd kavmini helak eden
51. Ve Semud'u
-da O helak etti- artık -onlardan hiçbirini- bırakmadı
Kamer 23-31
23. Semûd kavmi de uyarıları ciddiye almadılar.
24. Dediler ki: "İçimizden tek
başına bir beşere mi uyacağız? O takdirde doğru yoldan sapmış olur, yanarız.
25. Dahî mesaj içimizden ona mı gönderilmiş? Hayır o, yalancı küstahın biri!"
26. Yarın onlar asıl yalancı küstah kimmiş
görecekler!
27. (Allah Salih'e şöyle buyurdu:) "Şüphesiz biz dişi deveyi
onları sınamak için göndermiş bulunuyoruz. Şimdi sen onların ne yapacağını
izle ve sabret.
28. Bir de onlara, suyun aralarında
paylaşımlı olacağını bildir. Her biri sırası geldiğinde hazır bulunsun."
29. Derken ilgili adamlarını çağırdılar; o da (deveye) düşürüp
hunharca öldürdü.
30. Azabım ve uyarılarım nasılmış bir bakın.
31. Üzerlerine tek bir ses yolladık da hayvan
ağılındaki kuru çalılar gibi oluverdiler.
Hakka
4-5
4. Semûd ve Ad, alınlarına çarpacak gerçeği yalan
saymışlardı.
5. Semûd kavmi çok şiddetli bir depremle helak
edildi.
Fecr 6-13
6. Görmedin mi, rabbin ne yaptı Âd kavmine;
7-8. Memleketler içinde benzeri yaratılmamış olan,
sütunlarla dolu İrem'e;
9. Vadide kayaları oyarak şehir yapan Semûd'a;
10. Güçlü Firavun'a?
11. İşte bunların hepsi ülkelerinde azgınlık etmişlerdi.
12. Oralarda fesat çıkarıp durdular.
13. Bu yüzden rabbin onların üzerine ceza kırbacı
yağdırdı.
Şems 11-14
11. Semûd kavmi, hak tanımazlığı yüzünden (peygamberini)
yalanladı.
12. En azılısı cüretle ileri atıldığında;
13. Allah'ın elçisi onlara, "Allah'ın devesine ve onun su hakkına
dokunmayın" demişti.
14. Fakat onlar ona inanmayıp deveyi kestiler. Bunun üzerine rableri,
günahları sebebiyle onlara ardı arkası kesilmez felâketler göndererek hepsini
helak etti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder