18 Ocak 2017 Çarşamba

HZ LUT

Hz İbrahim Bağdat yakınlarında Ur kentinde doğdu. Ur" Urfa diye bilinmektedir. Babası Azer’dir. Nuh AS ile Hz İbrahim arasında iki peygamber (Hud, Salih) 2640 yıl vardır. İbrahim Peygamber'in (A.S.) babası putperest idi; aynı zamanda putperest olan kral Nemrud'un meclisinde yer alan yakın adamlarından sayılırdı. Nemrud, bulunduğu Irak bölgesinin tek hâkimi bulunuyordu.


Milâttan önce 2100’lerde yaşadığı kabul edilen Hz. İbrahim'in mensubu bulunduğu Keldânîler'in dinleri Sâbiîlik idi. Bunlar ay, güneş ve yıldızlarla bu gök cisimlerini sembolize eden putlara taparlardı.

Tefsir ehli, haberler ve siyer alimleri, İbrahim (AS)in Ken'an oğlu Nemrud devrinde doğduğunu kaydetmektedirler. Nemrud, başına tacı ilk koyan, halkı kendisine tapmaya davet eden dikta­tördür, diyorlar. Nemrud'un,  kahin ve müneccimleri vardı. Onlar Nemrud'a, «Bu sene senin memleketinde bir çocuk doğa­cak. Yeryüzünde tapılmakta olan dinini değiştirecektir. Senin ve­ya kraliyetinin yok olması da onun eliyle olacaktır,» dediler.

Bunun üzerine Nemrud, erkek çocukların kesilmesini emret­ti. İbrahim'in annesinin doğumu yaklaştığında, doğum sancılan baş gösterdi, çocuğunun doğumunu duymalarından korktuğu için evden çıkıp, çöle veya mağaraya gitti. Kurumuş bir su yatağında çocuğunu doğu­rup, dünyaya getirdi. Sonra onu bir beze sardı. Ve su yatağın­daki tümseklerin içerisine koydu. Sonra eve gelip durumu kocası­na haber vererek «Çocuk filan yerdedir» dedi. Kocası gitti, çocuğu oradan aldı. Su yatağında bir tünel kazdı. Hz. İbrahim'i orada gizledi. Ma­ğarada ancak on beş ay durdu

Bir yıldız gördüğünde:
«— İşte bu benim Rabbimdir,» dedi. Sonra durmadan o yıl­dıza bakmaya devam etti. Tâki yıldız kayboluncaya kadar. Yıldız kaybolduğunda:
«— Ben kaybolanları sevmem,» dedi. Ayın çıkışını görünce: «— Bu benim Rabbimdir,» dedi. Aya durmadan tâ kaybolun­caya kadar baktıktan sonra, «Rabbim bana doğru yolu göstermezse, sapanlardan olurum.» dedi. Güneş doğdu. Onun hakkında da böyle söyledi. Artık İb­rahim'in her şeyi gelişmişti. Ve İbrahim Rabbini tanıyordu ve kavminin dininden tamamen uzaklaşmıştı.

Kavmi yıldızlara ve putlara tapardı. Onları hak yola getirmek için uğraştı ama nafile. Kavminin bayram kutlamalarına katılmamak için yıldızlara bakarak hasta olduğunu söyleyerek geri kalmış ve kimse yokken putların biri dışında hepsini kırmıştır.

Bu ayetin tefsirinde müfessirler Buhari ile Müslimin rivayet ettiği bir hadisi nakletmekte; peygamberimiz (a.s);
"İbrahim (a.s) üç yerde yalan söyledi. Biri hasta olmadığı halde hasta­yım dedi ki o bu ayettir.
Put haneye girip bütün putları kırıp (70 kadar) baltayı en büyüklerine asar, kendisi yaptığı halde; "ona sorun, belki o yapmıştır." demiştir. Fakat ben yaptım veya yapmadım da dememiştir.

Ateşe atılma olayından sonra o yöre halkının iman etmeyeceğini gö­rünce oradan hicret eder. Hicret esnasında bir kralın ülkesinden geçerken hanımı Sare validemize sarkıntılık yapmak istediler ve İbrahim (a.s)'a so­rarlar bu neyin olur? o da cevaben, "kız kardeşim olur" der." buyurmuş­tur. O gün için eğer eşi olduğunu söyleseydi karşı taraf kocasız bir kadını almak istemez, istese bile önce kocasını öldü­rür daha sonra alır, diyor.

Putların kırıldığını öğrenen kavim derhal Hz İbrahim’i cezalandırmak isterler ve onu yakalarlar. İbrahim ile Nemrud'un cedelleşmesi bu arada olur. İbrahim onlara: Siz taştan yontup yaptıklarınıza mı tapıyorsunuz? dedi. Onlar:
__ Acaba sen kime tapıyorsun? dediler. İbrahim:
— Ben dirilten ve öldüren Rabbime tapıyorum, dedi.
— Niçin bana secde etmiyorsun? diye sordu. İbrahim:
— Ben ancak Rabbime secde ederim, cevabını verdi. Nem­rud:
— Senin Rabbin kimdir? İbrahim:
— Benim Rabbim dirilten ve öldüren zattır, dedi.
— Nemrud zaman:
— Ben de diriltir ve öldürürüm, dedi.
— Rabbim güneşi doğudan batıya getirir, haydi sen de ba­tıdan doğuya getir» deyince o sustu.

İbrahim (AS), Nemrud'u susturduktan sonra Nemrud O'nun ateşe atılmasını emretti. Bir tane sivrisinek Nemrud'un burnundan girip beynine ulaşır, beynini yemeye başlar. Beynindeki sineği çıkarmak için her türlü çareye başvurur, bir türlü başarılı olamaz. O günün doktorlarını toplar, başındaki sineğin çıkarılmasını ister. Sonunda her gün başına on tane sopa vurulmasına karar verirler. Karar tatbik edilir, fakat yine netice alınmaz. Sopanın sayısını artırırlar, her gün yirmi sopa vurulur, yine olmaz, sayı otuza çıkar. Tanrılık iddiasında bulunan kâfirin kafasına her gün otuz tane sopa vurulur. Bir sivrisinekle başa çıkamayan Nemrud, her şeyden vazgeçer. «Beni kurtarın» diye feryad eder, kafasını yerden yere çalar. Heyhat her şey boş, nihayet kafasına vurulan şiddetli bir sopa ile kafatası parçalanır. Böylece yıllarca tanrılık iddiasında bulunan kâfirin işini bir sivrisinek bitirir.

Etrafı taş duvarlarla örülü yüksek bir yer yaparak içine ateş yakarlar ve Hz İbrahim’i de mancınıkla ateşe atarlar. O zaman İbrahim (a.s.) on altı yaşlarındadır. Ateşin içerisinde yedi gün kaldı, kimse ateşe yaklaşamadı. Sonra ora­ya vardıklarında onun ayakta namaz kılmakta olduğunu gördüler.

Hz İbrahim ateşe atılınca Hasbiyallahu ve nimel vekil (Bana Allah yeter o ne güzel vekildir) duasını eder. Allah ateşe serin ol emrini verir, ateş Hz İbrahim’i yakmaz. Yeğeni Lut AS (erkek kardeşi veya kız kardeşinin oğlu) da ya o anda iman eder ya da imanı sağlamlaşır.

Kavmi yine ders almaz ve Hz İbrahim de hicret etmeye karar verir. İlk hicret eden insan Hz İbrahim’dir. Hanımı aynı zamanda amca kızı Sara ve yeğeni Lut ile Şam’a Şam diyarı (Kudüs ve etrafı) gitti. Bu yolculukta eşi Sâre ile kardeşinin oğlu Hz. Lût ve Lût'un eşi de ona refakat etmişlerdir. Filis­tin'e döndükten sonra Lût ayrılarak daha güneyde Ürdün yöresindeki Sodom ve Gomore'ye yerleşmiş, Hz. İbrahim ise Filistin'de kalmıştır. Burada kendisi ve eşi Sâre yaşlanmış oldukları halde Allah onlara oğulları İshak'ı lütfetti; daha sonra da torunları, yani îshak'ın oğlu Ya'kub dünyaya geldi.

Hz İbrahim’in çocuğu olmuyordu. Allah’a dua ile bir erkek istedi. Allah da ona İsmail’i verdi. İsmail’in annesi Hacer’dir. Hacer, Kıptilerden olup Sara annemizin kölesiydi, Sara onu kocasına hibe etmişti. İsmail de Hacer’den dünyaya geldi. Ama sonra Sara onu kıskandı ve onunla aynı yerde kalmak istemedi. Hz. İbrahim onu henüz süt emen bir bebek iken Mekke'ye Kabe’nin yanına bir ağacın altına götürüp bıraktı. Onlara biraz su ve yiyecek bırakarak geri döndü. Hacer kimsenin olmadığı bu yerde bir insan bulmak onlardan su ve yiyecek almak ümidiyle Safa ve Merve arasında 7 kere gidip geldi. O anda bir melek gelip onlara su buldu. Cürhümlülerden bir kervan oradan geçerken suyu gördüler. Su karşılığında onlara süt verdiler. Oraya yerleşenler oldu. İsmail de onlar arasında büyüdü. Onlardan farklı zamanlarda iki ayrı kızla evlendi.  

Hz. İshak’ı ha­yatının son günlerinde vermişti Rabbimiz İbrahim’e. İbrahim (a.s) yaşlanmış Sare annemiz de yaşlanmıştı. İbra­him’in (a.s) yeğeni Hz. Lût’un (a.s) kavmini helâk emrini alan me­lek­ler, o kavmi helâke giderken İbrahim (a.s) 'ın evine geldiler. İşte bu gelişlerinde telaşa kaplan Hz. İbrahim’e ve Sare annemize bir oğul müjdelediler. Çok yaşlanmış durumda olan Hz. İbrahim ve karısı Sare annemiz: Bizim nasıl oğlumuz olacak, biz ikimiz de çok yaşlanmış bulunuyoruz dediler. Bu yaştan sonra hiç bu olur mu? diyorlar. Ama bu Allah’a göre çok kolaydı. Allah takdir etmişse bu iş olacaktır. Adem’in (a.s) olduğu gibi, İsa’nın (a.s) olduğu gibi Allah dileyince bu da olacaktır. Evet onlardan hem İshak’ın doğacağını hem de üstelik onun da oğlu Yakub’un da müjdesini veriyordu melekler. Hem bir ev­lât hem de bir torun müjdeliyorlardı. İsmail doğduğunda Hz İbrahim 86, İshak doğduğunda ise 100 yaşındaydı.
Hz İbrahim rüyasında oğlunu boğazladığını görür. Durumu oğluna anlatır. O da anlayışla karşılar. Onu kesmeye götürürken şeytan önce İsmail’e ardından İbrahim’e musallat olur. Ama eli boş döner. Hz İbrahim şeytana sırasıyla Akabe Cemresinde, Orta Cemrede, Sonuncu Cemrede 7’şer küçük taş attı ve onu kovdu.

Kurban hadisesinde İsmail mi İshak mı vardır tam net değildir. Bazı kaynaklar İsmail derken bazıları İshak der. Ağırlık İsmail diyen taraftadır. O sırada İsmail 13 yaşındaydı ve İshak yoktu. Oğlunu kurban etme sınavını kazanan Hz İbrahim’e Allah bir koç gönderdi. Rivayet edilir ki o koç Hz Adem’in oğlu Habil’in kurban için Allah’a sunduğu koç idi.

Kurban olayı Peygamberimizin babası Abdullah’ın başına da gelmişti. Şöyle ki peygamberimizin dedesi Abdülmüttalib zemzem kuyusunu kazarken bu işi kolaylaştırması halinde oğullarından birini kurban etmeyi Allah’a adadı. İş kolaylaşınca oğulları arasında kura çekti ve kura Abdullah’a çıktı. Durumu öğrenen peygamberimizin dayısı Mahzunoğulları 100 deve fidye karşılığında Abdullah’ı kurtardı.   

Beytullah'ı ilk olarak kimin bina edip kimin temellerini attığı hususunda farklı görüşler vardır. İlk olarak melekler tarafından yapıldığı söylenmiştir. Kâbe’yi ilk bina eden Adem’di (a.s). Ama ikinci olarak o beytin İbrahim (a.s) tarafından bina edildiğini biliyoruz

Hz. Peygamber amcasını, Hz. İbrahim babasını, Hz. Nûh da oğlunu kurtaramamıştı. Yüce Allah, ibrahim'in babası için af dilemesinin sebebini açık­ladı. Bu sebep de, onun daha önce babasına verdiği sözdür. Zira babasının iman edeceğini ümit ediyordu. Vahiy yoluyla, babasının Allah'ın düşmanı olduğunu ve onun kâfir olarak öleceğini anlayıp da ümidi kesilince ondan uzaklaştı ve af dilemeye son verdi.
Hz İbrahim’in sünnet olduğu yaş hakkında farklı görüşler vardır. Muvatta"da Ebu Hureyre'den mevkuf olarak rivayet edildiğine göre o yüz yirmi ya­şında veya 99 yaşında iken sünnet olmuş ve bundan sonra seksen yıl daha yaşamıştır.

Hz. İbrahim 175 sene yaşadı. Onunla Adem arasında ikibin, Nuh'la ise bin senelik bir zaman vardı.
Hz. İshak yüzseksen yıl yaşamış, Arz-ı mukaddeste vefat etmiş, babası İb­rahim el-Halil'in yanında defnedilmiştir. Daha sonra da Sare vefat edince Hz. İbrahim Kenanlı Yaktan kızı Kantura ile evlenmiştir. Kantura'dan Medyen, Medâin, Nehşân, Zemran, Neşik ve Şeyuh adındaki çocukları doğmuştur. Sonra da vefat etmiştir.

Hz. İbrahim'in vefatı ile Peygamber (s.a)'ın doğumu arasında yaklaşık iki bin altıyüz yıllık bir zaman geçmiştir.

İbrahim Peygamber dış ve iç temizliğini en güzel mânada ken­dinde birleştiren büyük bir peygamberdi. Saç taramak, tırnak kesmek, dişleri fırçalamak, koltuk ve kasıkları traş etmek, güzel koku sürünmek, herkese güler yüz göstermek onun sünnetleri arasında bulunuyordu.

İsrâiliyât'ta nakledildiğine göre İbrahim (as) tek başına yemek yemezdi, yeme­ği hazır oldu mu kendisiyle birlikte yemek yiyecek birisini bulmak üzere bi­risine görev verirdi. Bir gün bir adam buldu, yemeğe onunla birlikte oturun­ca Hz. İbrahim ona, Allah'ın adını an, dedi. Adam: Ben Allah'ı tanımıyorum deyince, Hz. İbrahim ona, yemeğimi bırak ve çık git, dedi. Adam çıkıp, git­tikten sonra Hz. Cebrail inip ona şöyle dedi: Allah buyuruyor ki: Ömrü bo­yunca kâfir olmasına rağmen Allah o adama rızık veriyor, sen ise bir lokma yemesin diye cimrilik gösterdin. Hz. İbrahim elbisesini sürüyerek, korku içe­risinde dışarıya çıktı ve: Ey adam dön dedi. Bu sefer adam, herhangi bir sebeb yokken beni niye geri çağırdığını bana söylemesen geri dönmeyeceğim, dedi. Bunun üzerine Hz. İbrahim ona durumu anlattı, adam da: Bu olduk­ça kerim bir Rabb'tır, o halde iman ettim, dedi ve Hz. İbrahim'in evine gir­di, Allah'ın adını anarak mü'min olarak yemeğini yedi.



Konuyla ilgili ayetler
Bakara 124-135, 136, 140, 258, 260
124. Vaktiyle rabbî İbrahim'i bazı sözlerle sınayıp da İbrahim onları ek­siksiz yerine getirince, "Ben seni insanlara önder yapacağım" buyurmuştu. İbrahim, "soyumdan da" deyince rabbi, "Vaadim zalimleri kapsamaz" buyurdu.
125. O zaman biz beyti insanların gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptık. Siz de İbrahim'in makamından kendini­ze namaz kılacak bîr yer edinin, İbrahim ve İsmail'e de, "Tavaf edecekler için ibadete kapanacaklar, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun" diye talimat verdik.
126. İbrahim, "Rabbim! Burayı güvenli bir şehir yap, halkın­dan Allah'a ve âhiret gününe inananları da çeşitli ürünlerle rızıklandır" diye dua etmişti. Allah buyurdu ki: "İnkâr edene de az bir süre dünya nimetleri veririm, ama sonunda onu cehennemin azabına sürerim. O ne kötü bir son­dur!"
127. İbrahim İsmail'le birlikte beytin temellerini yükseltiyordu: "Ey rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
128. Ey rabbimiz! Bizi sana teslim olanlardan eyle, soyumuzdan da sana teslim ola­cak bir ümmet çıkar. Bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et. Şüp­hesiz tevbeleri kabul eden, merhameti bol olan yalnız sensin.
129. Soyumuz içinden, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi."
130. Kendine câhilce kötülük edenden başka kim İbrahim'in inanç siste­mini reddeder? Oysa biz, gerçekten onu dünyada seçkin kıldık; şüphesiz ki o, âhirette de iyiler arasında yer alacaktır.
131. Çünkü rabbi ona, "Bana teslim ol" buyurmuş; o da, "Âlemlerin rabbine teslim oldum" demişti.
132. İbrahim de bu dini oğullarına vasiyet etti, Ya'kub da. "Oğullarını! Allah sizin için bu dini seçti; öyleyse yalnız O'na teslim olmuş müminler olarak can verin!" (de­diler).
133. Yoksa Ya'kub son nefesini verirken siz orada mıydınız? O sırada Ya'kub oğullarına, "Benden sonra kime kulluk edeceksiniz?" demiş; onlar da "Senin, ataların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan tek Tanrı'ya kulluk edeceğiz; biz sadece O'na teslim olduk" demişlerdi.
134. Onlar bir ümmetti gelip geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilecek değilsiniz.
135. Onlar, "Yahudi veya hıristiyan olun ki doğru yolu bulaşınız" dedi­ler. Sen de de ki: "Hayır! Biz, Hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müş­riklerden değildi."
136. "Biz Allah'a ve bize indirilene; keza İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarına indirilenlere; yine Mûsâ ve İsa'ya verilenlere ve bütün peygamberlere rableri tarafından gönderilenlere inandık. Onlar ara­sında ayırım yapmayız; biz O'na teslim olanlarız" deyin,
140. Yoksa siz İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve sıbtların yahudi yahut hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz?" De ki: Siz mi daha iyi bilir­siniz, yoksa Allah mı?" Allah tarafından kendisine verilmiş bir kanıtı sakla­yandan daha zalim kim vardır? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
258. Allah'ın kendisine verdiği iktidara dayanarak İbrahim ile rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrahim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat veren ve öldüren benim" dedi. İbra­him "Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" de­di. Bunun üzerine inkarcı ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez
260, İbrahim "Rabbim! Ölüleri nasıl diriltiyorsun, bana göster!" deyin­ce, rabbi "Yoksa inanmıyor musun?" demişti. O "Hayır inanıyorum, fakat kalbim tam kanaat getirsin diye" cevabını verdi. Rabbi "Kuşlardan dört ta­ne al, onları kendine alıştır, sonra parçalayıp her bir tepeye onlardan bir parca bırak, sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler ve şunu bil ki, Allah hep galiptir ve hikmet sahibidir" buyurdu.



Ali İmran 33-34, 65-68, 84, 95, 97
33-34. Allah, birbirinden gelme nesiller olarak Âdem'i, Nuh'u, İbrahim ailesini ve İmrân ailesini seçip âlemlere (bütün yaratılmışlara) üstün kıldı. Al­lah işiten ve bilendir.
65. Ey Ehl-i kitap! İb­rahim hakkında niçin tartışırsınız? Oysa Tevrat da İncil de kesinlikle ondan sonra indirildi. Hiç düşünmüyor musunuz?
66. İşte siz böylesiniz; hadi hak­kında bilginiz olan konuda tartıştınız, fakat hiç bilgi sahibi olmadığınız bir ko­nuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa Allah bilir, siz bilmezsiniz.
67. İbrahim ne yahudi ne hıristiyan idi; bilâkis o hanîf bir müslümandı; müşriklerden değil­di.
68. Doğrusu insanların İbrahim'e en yakın olanı, ona tâbi olanlar, şu Pey­gamber (Hz. Muhammed) ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.
84. De ki: "Biz Allah'a ve bize indirilene; keza İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve torunlarına indirilenlere; yine Mûsâ, İsâ ve bütün peygamberlere rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onlar arasında ayırım yapmayız; biz O'na teslim olanlarız."
95. De ki: "Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hanîf olan İbrahim'in dinine uyunuz. O müşriklerden değildi."
97. Orada apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Gitmeye gücü yete­nin o evi ziyaret etmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnidir.




Nisa 54-55, 125, 163
54. Yoksa on­lar, Allah'ın lütfundan verdiği şeylerden dolayı insanlara haset mi ediyorlar? Oysa İbrahim soyuna da kitabı ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hü­kümranlık bahsettik.
55. Onlardan bir kısmı İbrahim'e inandı, kimi de on­dan yüz çevirdi; kavurucu bir ateş olarak cehennem yeter.
125. İşini güzel yaparak kendini Allah'a veren ve İbrahim'in, Allah'ı bir tanıyan dinine tâbi olan kimseden dince kim daha güzel olabilir? Ve Al­lah İbrahim'i dost edinmiştir.
163. Biz Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da variyettik. Ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Harun'a ve Süley­man'a variyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.




Enam 74-84, 161       
74. İbrahim, babası Âzer'e, "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmini de apaçık bir sapıldık içinde görüyorum" demişti.
75. Aynı şekilde biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu görüp kavrama im­kânı veriyorduk ki kesin inananlardan olsun.
76. Gecenin karanlığı onu kap­layınca bir yıldız gördü. "Rabbim budur" dedi. Yıldız batınca, "Batanları sevmem" dedi.
77. Ayı doğarken görünce, Rabbim budur" dedi. O da batın­ca, "Rabbim bana doğru yolu göstermezse elbette yolunu şaşırmış topluluk­lardan olurum" dedi.
78. Güneşi doğarken görünce de, "Rabbim budur; zira bu daha büyük" dedi. O da batınca dedi ki: "Ey kavmim! ben, sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.
79. Ben, hanîf olarak, yüzümü, gökleri ve yeri yoktan yaratan Allah'a çevirdim ve ben müşriklerden değilim."
80. Kavmi onunla tartışmaya girişti. Onlara dedi ki: "Beni doğru yola iletmişken, Allah hakkında benimle tartışıyor musunuz? Ben sizin O'na or­tak koştuğunuz şeylerden korkmam. Ancak rabbimin bir şey dilemesi hariç. Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ ibret almıyor musunuz?
81. Siz, Al­lah'ın size haklarında hiçbir hüküm indirmediği şeyleri O'na ortak koşmak­tan korkmazken, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden nasıl korkarım? Şim­di biliyorsanız (söyleyin), iki gruptan hangisi güvende olmaya daha lâyıktır?"
82. İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, iş­te güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.
83. İşte bu, kavmine karşı İbrahim'e verdiğimiz delillerimizdir. Biz dile­diğimiz kimselerin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki senin rabbin hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
84. Biz ona İshak ve Ya'kub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyûb'u, Yûsuf u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik. Biz, iyi davranan­ları böyle mükâfatlandırırız.
161. De ki: "Şüphesiz rabbim beni doğru yola, sapasağlam bir dine, Al­lah'ı bir bilen İbrahim'in dinine iletti." O, ortak koşanlardan değildi.




Tevbe 70, 113-114
70. Onlara kendilerinden öncekilerin, Nûh, Âd ve Semûd top­lumlarının, İbrahim'in kavminin, Medyen halkının ve yıkılıp giden beldeler ahalisinin haberleri gelmemiş miydi? Onlara peygamberleri apaçık delillerle geldiler. Demek ki Allah onlara zulmetmiş değildi, asıl onlar kendilerine zul­metmişlerdi.
113. Müşriklerin cehennemlik oldukları müminler nezdinde açıklık kazandıktan sonra, akraba bile olsalar Peygamber de müminler de onların ba­ğışlanmalarını dileyemezler.
114. İbrahim'in, babasının bağışlanması için yaptığı dua ise sırf ona verdiği bir sözden ötürüydü. Ama onun bir Allah düş­manı olduğu kendisine açıklanınca hemen bundan vazgeçti. İbrahim gerçek­ten çok duyarlı, yumuşak huylu biriydi.




Hud 69-76      
69. Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi getirip selâm vermişlerdi. O da "se­lâm" dedi, çok geçmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.
70. Ona el uzatmadık­larını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içine bir korku düştü. "Korkma! Biz Lût kavmine gönderildik" dediler.
71-72. Ayakta bekleyen ka­rısı rahatlayıp güldü, hemen ona İshak'ı, ardından da Ya'kub'u müjdeledik. "Vay başıma, ben yaşlı bir kadınken, şu da ihtiyar kocam; ben çocuk mu do­ğuracağım! Doğrusu şaşılacak bir şey!" dedi,
73. Elçiler de "Allah'ın işine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinizdedir, ey hâne halkı! Şüphe­siz ki O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir" dediler.
74. İbrahim'in korkusu ge­çip müjdeyi de alınca Lût kavmi hakkında bizimle tartışmaya başladı.
75. İb­rahim cidden ağır başlı, hassas ruhlu kendini Allah'a vermiş biriydi.
76. "İb­rahim, bundan vazgeç; çünkü rabbinin emri gelmiştir. Onlara, geri çevrilimez bir azap mutlaka gelecektir" dediler.




Yusuf 6, 38
6. İşte böy­lece rabbin seni seçecek, sana rüyada görülenlerin yorumunu öğretecek ve daha önce iki atan İbrahim ve İshak'a nimetini tamamladığı gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktır. Kuşkusuz rabbin çok iyi bilen­dir, hikmet sahibidir.
38. Atalarım İbrahim, İshak ve Ya'kub'un dini­ne uydum. Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bize yaraşmaz. Bu, Al­lah'ın bize ve insanlara olan lütfundandır. Fakat insanların çoğu şükretmez­ler.



İbrahim 35-41
35. İbrahim şöyle dua etmişti: "Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve ço­cuklarımı putlara tapmaktan uzak tut!
36. Rabbim! Putlar insanlardan birço­ğunun sapmasına sebep oldu. Bundan böyle kim bana uyarsa o bendendir; kim de bana karşı getirse artık sen çok bağışlayan, pek esirgeyensin.
37. Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını, senin kutsal evinin (Kabe) yanında tarıma elverişli olmayan bir vadiye yerleştirdim. Bunu yaptım ki rabbim, namazı kılsınlar! İnsanların gönüllerini onlara meylettir ve çeşitli ürünlerden onlara rızık ver ki şükretsinler!
38. Rabbimiz! Şüphesiz ki sen gizlediğimizi de açıkladığı­mızı da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz.
39. Yaşlılığıma rağmen bana İsmail'i ve İshak'ı armağan eden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz rabbim duaları kabul edendir.
40. Rabbim! Beni ve soyumdan gelecek olanları namazı devamlı kılanlardan eyle; rabbimiz, duamı kabul et!
41. Rabbimiz! He­sap kurulacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!"
           



Hicr 51-58      
51. Onlara İbrahim'in misafirlerini hatırlat.
52. Onun yanına girip se­lâm vermişler, o da "Doğrusu biz sizden korkuyoruz" demişti.
53. "Korkma", dediler, "Biz sana bilgili bir çocuk müjdeliyoruz."
54. İbrahim, "Üzerime yaşlılık çökmüş olmasına rağmen bana böyle bir müjde getiriyorsunuz öyle mi? Peki bana neyi müjdeliyorsunuz?" dedi.
55. "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe kapılanlardan olma!" dediler.
56- "Haktan sapmış olanlardan başka kim rabbimin rahmetinden ümit keser!" dedi.
57. "Ey Elçiler! Görevi­niz nedir?" diye sordu.
58. Dediler ki: "Aslında biz, suçlu bir kavme (ceza ver­mek için) gönderildik.




Nahl 120-123
120. Kuşkusuz İbrahim, bir hanîf olarak Allah'a gönülden itaat eden iyi­lik rehberiydi, müşriklerden de değildi.
121. Allah'ın nimetlerine şükrederdi; Allah onu seçkin kılmış, doğru yola yöneltmişti.
122. Biz İbrahim'e bu dünya­da iyilik verdik; kuşkusuz o, âhirette de sâlihlerden olacaktır.
123. Sonra sa­na, "Hanîf olan ve putperestler arasında yer almamış bulunan İbrahim'in di­nine uy" diye vahyettik.




Meryem 41-49, 58
41. Bu kitapta İbrahim'i de okuyup an! Kuşkusuz o, sıdkı bütün bir pey­gamberdi.
42, Bir gün babasına şöyle demişti: Babacığım! Duymayan, görme­yen ve sana hiçbir fayda sağlamayan bir şeye niçin taparsın?
43. Babacığım! Sana gelmeyen bir bilgi hakikaten bana geldi. Artık bana uy ki seni düz yola çıkarayım.
44. Babacığım! Şeytana kulluk etme! Çünkü şeytan, Rahmân'ın buyruğuna uymamıştır.
45. Babacığım! Allah'ın azabına uğramandan ve böylece şeytanın yanında olmandan korkuyorum.
46. (Babası) "Ey İbrahim! Sen benim tanrılarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, andolsun seni taşa tutarım; şimdi uzun bir süre benden uzak dur!" dedi.
47. İbra­him şöyle dedi: "Esen kal! Rabbimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çün­kü O, bana karşı çok lütufkârdır.
48. Sizden de Allah'ın dışında taptığınız şeylerden de uzaklaşıyor ve Rabbime niyaz ediyorum. Umudum odur ki rabbime niyazımdan eli boş dönmeyeceğim."
49. Nihayet İbrahim onlarla ve Al­lah'ın dışında taptıkları şeylerle ilgisini kesince biz ona İshak ve Ya'kub'u bağışladık, her birini peygamber yaptık
58. İşte bunlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamber­ler; Âdem'in soyundan, Nûh ile birlikte (gemide) taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail'in (Ya'kub) soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir. Onlara, Rahmân'ın âyetleri okunduğunda ağlayarak secde­ye kapanırlar.


Enbiya 51-70
51. Biz daha önce de İbrahim'e doğru düşünme yeteneği vermiştik. Biz onu biliyorduk.
52. O, babasına ve kavmine, "Şu kendilerine tapmakta oldu­ğunuz heykeller de ne oluyor?" diye sormuştu.
53. Onlar da "Atalarımızı bunlara tapar bulduk" diye cevap vermişlerdi.
54. İbrahim, "Doğrusu siz de atalarınız da açık bir sapkınlık içindesiniz" dedi.
55. Onlar da "Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyuncunun biri misin?" diye sordular.
56. İbrahim şöy­le cevap verdi: "Hayır, sizin rabbiniz, göklerin ve yerin rabbidir; onları O ya­ratmıştır; ben de buna şahitlik edenlerdenim."
57. Sonra (içinden ekledi:) "Al­lah'a yemin ederim ki siz ayrılıp gittikten sonra putlarınıza bir tuzak kura­cağım!"
58. Sonunda İbrahim putları paramparça etti, belki ona başvururlar diye büyük putu bıraktı.
59. Putperestler, "Bunu tanrılarımıza kim yaptı? Muhakkak o, zalimlerden biridir" dediler.
60-61. Bazıları, "İbrahim denen bir gencin bunları diline doladığını işitmiştik" deyince "O halde, onu hemen insanların gözü önüne getirin, belki şahitlik ederler" dediler.
62. İbrahim ge­tirilince "Bunu ilâhlarımıza sen mi yaptın?" dediler.
63. İbrahim, "Hayır, onu şu büyükleri yapmıştır. Eğer konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" diye ce­vap verdi.
64. Bunun üzerine, birbirine dönüp "Siz yok mu siz, asıl zalimler sizlersiniz!" dediler.
65. Sonra çok geçmeden eski düşüncelerine döndüler; "Sen bunların konuşmadığını pekâlâ biliyorsun" dediler.
66-67, İbrahim, "Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyen tanrılara mı tapıyor­sunuz? Size de Allah'ı bırakıp taptığınız şeylere de yazıklar olsun! Siz aklını­zı kullanmaz mısınız?" dedi.
68. Putperestler, "Eğer bir şey yapacaksanız, ya­kın onu da tanrılarınıza yardım edin!" dediler.
69. Biz de "Ey ateş, dedik, İb­rahim için serin ve zararsız ol!"
70. Ona bir tuzak kurmak istediler; fakat biz onları daha çok zarar eden taraf yaptık.




Hac 26, 43-44, 78
26. İbrahim'i Beytullah'ı bulunduğu yere yerleştirdiğimizde de şöyle demiştik: "Bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükûya ve secdeye varanlar için evimi tertemiz tut.
43-44. İbrahim'in kavmi, Lût'un kavmi ve Medyen halkı da (peygamberlerinin bildirdiklerini) yalan saymışlardı. Aynı şekilde Mûsâ da yalancılıkla itham edilmişti. Ben ise o inkarcılara biraz süre tanıdım ve sonra onları kıskıvrak yakaladım. Hadlerini bildirişim nasıldı bir bilsen!
78. Allah yolunda, gerektiği gibi cihad ediniz. Sizi O seçti ve size dîn konusunda hiçbir güçlük yüklemedi; ceddiniz İbrahim'in dininde olduğu gibi. O size daha önce de bunda da "müslümanlar" adını verdi ki Peygamber size şahitlik etsin, siz de insanlara şahitlik edesiniz. Haydi namazı kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a sımsıkı sarılınız. Sizin mevlânız O'dur. O ne güzel Mevlâ'dır ve ne iyi yardımcıdır



Şuara 69-86
69. Onlara İbrahim hakkında da bilgi ver.
70. Hani o, babasına ve kavmine, "Neye tapıyorsunuz?" diye sormuştu.
71, "Putlara tapıyoruz ve onlara tapmaya devam edeceğiz" diye cevap verdiler,
72. İbrahim, "Peki ama, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?
73. Yahut size fayda veya zarar verebiliyorlar mı?"
74. "Hayır ama biz atalarımızı böyle yapar bulduk" dediler.
75-76. İbrahim dedi ki: "İyi de sizin, kendiniz ve önceki atalarınızın neye taptığınızı hiç düşündünüz mü?
77-78. İyi bilin ki o taptıklarınız benim düşmanımdır; ama âlemlerin rabbi, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.
79. Beni yediren ve içirendir.
80. Hastalandığım zaman bana şifa verendir.
81. Canımı alacak olan, sonra beni yeniden diriltecek olandır.
82. Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum yine O'dur.
83. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni iyiler arasına kat.
84. Bana, sonra gelecekler içinde iyilikle anılmayı nasip eyle!
85. Beni, naîm cennetine girenlerden eyle.
86. Babamı da bağışla; kuşkusuz o doğru yoldan sapanlardan oldu.




Ankebut 16-27, 31-32
16, İbrahim'i de (resul olarak gönderdik). Kavmine şöyle demişti: "Allah'a kul olunuz ve O'na saygıyla itaat ediniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.
17. Siz Allah'ı bırakıp birtakım putlara tapıyor, asılsız inançlar uyduruyorsunuz. Kuşkusuz Allah'ı bırakıp da taptığınız bu şeyler size rızık vermekten âcizdirler. O zaman rızkınızı Allah'ın katında arayınız, O'na kul olunuz, O'na şükrediniz; sonunda O'na döneceksiniz.
18. Eğer (gerçeği) yalanlamaya kalkışırsanız, bilesiniz ki sizden önceki nice topluluklar da böyle yalanlamalarda bulundular. Elçinin görevi açık bir tebliğden ibarettir."
19. Peki onlar, Allah'ın yaratmayı nasıl başlattığını, sonra onu ardarda sürdürdüğünü görmezler mi? Kuşkusuz bu, Allah için kolaydır.
20. De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşınız ve Allah'ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görünüz. Allah, daha sonra ikinci hayatı da işte böyle gerçekleştirecektir; Allah her şeye kadirdir.
21. 0, dilediğine azap verir dilediğini esirger. Hepiniz dönüp dolaşıp O'na varacaksınız.
22. Ne yeryüzünde ne de gökte Allah'ı çaresiz bırakabilirsiniz. Allah'ın dışında bir himayeciniz ve yardımcınız da yoktur."
23. Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, işte bunların rahmetimden ümitleri yoktur ve bunlar için acı bir azap vardır.
24. Kavminin (İbrahim'e) cevabı, "Onu öldürün ya da yakın!" demekten ibaret oldu. Ama Allah onu ateşten kurtardı. İşte bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır
25. İbrahim onlara şöyle dedi: "Sizler, sırf dünya hayatında aranızdaki sevgi (ve çıkar) ilişkisini sürdürmek için Allah'ı bırakıp kendinize birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde birbirinizi tanımayacak, birbirinize lanetler yağdıracaksınız. Varacağıma: yer cehennemdir; hiçbir yardımcınız da olmayacaktır."
26. Bunun üzerine Lût ona iman etti. "Artık ben, rabbime göç edeceğim. Şüphesiz O güçlüdür, hikmet sahibidir" dedi.
27. Ona İshak ve Ya'kub'u bağışladık, soyundan gelenlere peygamberlik ve kitap verdik. Ona bu dünyada mükâfatını verdik; o, âhirette de iyiler arasında yer alacaktır.
31. Elçilerimiz İbrahim'e müjdeyi getirdiklerinde, "Biz bu memleketin halkını yok edeceğiz; çünkü oranın halkı zulme sapmışlardır" dediler.
32. İbrahim, "Ama orada Lût da yaşıyor!" dedi. "Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz; onu ve karısı dışındaki bütün ailesini elbette kurtaracağız, karısı geride kalanlar arasında yer alacak" dediler.             


Ahzab 7
7. Hani bütün peygamberlerden; senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan, Meryem oğlu İsa'dan sadakat sözü almıştık, onlardan ağır sorumluluk taşıyan bir söz almıştık
           


Saffat 83-113 
83. Kuşkusuz İbrahim Nuh'un yolunu izleyenlerdendi.
84. O, tertemiz bir kalple Rabbine yönelmişti.
85. Babasına ve halkına, "Siz neye tapıyorsunuz?" demişti;
86, "Allah'tan başka birtakım düzmece tanrılar mı edinmek istiyorsunuz?
87. Peki, âlemlerin Rabbiyle ilgili düşünceniz nedir?"
88. Sonra yıldızlara söyle bir baktı:
89. "Ben rahatsızım" dedi.
90. Bunun üzerine diğerleri onu arkalarında bırakıp gittiler.
91. İbrahim gizlice tanrılarının yanına vardı; "Neden bir şeyler söylemiyorsunuz, dedi;
92. Neyiniz var, niçin konuşmuyorsunuz?"
93. Sonra onlara güçlü darbeler indirmeye başladı.
94. Diğerleri koşarak İbrahim'in yanma geldiler.
95. Dedi ki: "Kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz!
96. Oysa sizi de yaptıklarınızı da Allah yarattı."
97. (Putperestler) "Onun için bir yapı kurun ve (orada hazırlayacağınız) kuvvetli ateşe atın onu!" dediler.
98. Böylece onu engellemek için bir plan kurdular; ama biz onları alta düşürdük.
99. İbrahim, "Ben Rabbime gidiyorum, dedi, O bana yol gösterecektir."
100. "Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlat ver!"
101. Bunun üzerine kendisine akıllı ve iyi huylu bir erkek çocuğu olacağını müjdeledik.
102. Çocuk, babasıyla beraber iş güç tutacak yaşa gelince babası ona, "Yavrucuğum, dedi, rüyamda seni kurban ettiğimi gördüm; düşün bakalım görüşün ne olacak." Dedi ki: "Babacığım! Sana buyurmanı yap; inşaallah beni sabredenlerden biri olarak bulacaksın."
103. Her ikisi de (ilâhî buyruğa) teslim olunca Ve babası onu yüz üstü yatırınca,
104. "Ey İbrahim, diye ona seslendik;
105. Tamam, rüyanı gerçekleştirmiş oldun." İşte iyileri biz böyle ödüllendiririz.
106. Bu, kesinlikle apaçık bir imtihandı.
107. Biz, (oğlunun canına) bedel olarak ona iri bir kurbanlık verdik.
108-109. Onun hakkında, "İbrahim'e selâm olsun!" İfadesini sonradan gelen kuşaklar arasında devam ettirdik.
110. Evet, iyileri işte böyle ödüllendiririz.
111. Çünkü o, bizim mümin kullarımızdandı,
112. Sâlihlerden bir peygamber olarak ona İshak'ı da müjdeledik.
113. Ona ve İshak'a bereketler verdik. Onların soyu içinde iyisi bulunduğu gibi açıkça kendine kötülük edeni de olacaktı.
                 


Sad 45-47
45. Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim, İshak ve Yak'ub'u da an.
46. Âhiret yurdunu hatırda tutmadaki samimiyetleri sayesinde onları günahlardan arındırdık.
47. Doğrusu onlar bizim katımızda gerçekten seçkin kılınmış kimseler arasındadırlar.
           



Şura 13
13. O, Nuh'a buyurduklarını, sana vahyettiklerimizi, İbrahim'e, Mûsâ'ya ve İsâ'ya buyurduklarımızı size din kıldı ki o dini ayakta tutasınız, o konuda tefrikaya düşmeyesiniz. Kendilerini davet ettiğin bu din müşriklere ağır geldi, Allah {dini tebliğ için) dilediğini seçer ve kendisine yöneleni doğruya iletir.


Zuhruf 26-28
26-27. Bir zaman İbrahim babasına ve topluluğuna şöyle demişti: "Ben sizin taptıklarınızdan uzağım, ancak beni yaratan başkadır (O'na ibadet ederim). O bana doğru yolu gösterecektir."
28. Bunu, peşinden gelecekler arasında devam edecek bir söz olarak dile getirdi. Umulur ki buna dönerler.



Zariyar 24-34
24. İbrahim'in değerli konuklarıyla ilgili kıssa sana ulaştı mı?
25. Onun yanma girdiklerinde selâm vermişler, o da selâmlarına karşılık verip (için­den) "Bunlar biç de tanıdık kimseler değil" demişti.
26. Belli etmeden hemen ailesinin yanına gitti ve (kızartılmış) besili bir buzağı getirdi.
27. Onu önlerine koydu ve "Buyurmaz mısınız?" dedi.
28. Vaziyetlerinden kaygılandı. "Korkma" dediler ve ona derin bilgi sahibi olacak bir oğul müjdesi verdiler.
29. Karısı heyecanla bağırarak anlına vurdu; "Benim gibi yaşlı ve kısır bir kadın ha!" dedi.
30. "Rabbin böyle buyurdu, dediler; kuşkusuz hikmeti son­suz, ilmi sınırsız olan yalnız O'dur."
31. İbrahim 'Peki ey elçiler! Sizin asıl göreviniz nedir?" dedi.
32. "Biz, dediler, günaha batmış bir topluluğa gön­derildik;
33-34 Haddi aşanlar için rabbinin nezdinde işaretlenmiş balçıktan taşlan üzerlerine yağdıracağız."




Necm 37
37- Yine vazifesini yerine getiren İbrahim'in sahifelerinde olanlar bildirilmedi mi?

                    


Hadid 26
26. Andolsun Nuh'u ve İbrahim'i elçi olarak gönderdik, onların soyun­dan gelenlere de peygamberlik ve kitap verdik. Onlardan doğru yolu bulan­lar olduğu gibi birçoğu da yoldan çıkmış kimselerdir.             


Mümtehine 4-6
4. İbrahim'de ve ona uyanlarda size güzel bir örneklik vardır; onlar ka­vimlerine şöyle demişlerdi: Bilin ki bizim sizinle ve Allah'ı bırakıp da taptık­larınızla bir ilişiğimiz yoktur. Sizi (ve değerlerinizi) reddediyoruz. Sizinle bi­zim aramızda, siz bir tek Allah'a îman edinceye kadar sürüp gidecek bir düş­manlık ve nefret açıkça ortaya çıkmıştır. Ancak İbrahim'in, babasına "Hiç şüphen olmasın bağışlanman için dua edeceğim, ama Allah'tan sana gelecek­lere karşı yapabileceğim bir şey de yoktur" demesi başka. Rabbimiz! Sadece sana dayanıp güvendik, sana yöneldik; dönüş de ancak sanadır.
5. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bîr sınama konusu yapma. Bizi bağışla ey rabbimiz! Çünkü kudret ve hikmet sahibi olan sensin.
6. İçinizden Allah'ın lütfuna ve âhiret gününe umut bağlayanlar için onlarda hiç şüphe yok ki güzel bir ör­neklik vardır. Kim yüz çevirirse bilsin ki Allah bir şeye muhtaç değildir, her türlü hamde lâyıktır




Ala 18-19

18-19. Bunlar önceki kitaplarda, İbrahim ve Mu­sa'nın kitaplarında da vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder