İsrailoğullarına
gönderilen peygamberlerden. Hazret-i İshak’ın oğlu Ays’ın neslindendir, Eyyub b. Âmûs b. Râzic
(veya Ruil) b. Ays. Annesi ise Hz. Lût (a.s.) soyundandır. Hanımı da, Efrahim
b. Yusuf'un kızıdır. Kendisine yedi kişi iman etti.
Yüz kırk sene yaşadı. Sabrı ile insanlık tarihinde
darbımeselle anılan Eyyub Aleyhisselam, Kur’ân-ı kerîmde zikredilmiştir. Tercih olunan görüşe göre Hz. Eyyub,
Hz. İbrahim'den daha önce yaşamıştır. Aralarında 100 yıldan fazla bir süre
vardır.
Eyyub
aleyhisselamın çok mal ve serveti ile on oğlu vardı. Sürü sürü hayvanları,
bağları ve bahçeleri bulunuyordu. Şam civarında Beseniyye mevkiindeki
çiftliklerinde binlerce insan çalışırdı. Fakat servetinin çokluğu onu Allah
yolundan alıkoymadı. Eyyub Aleyhisselam Şam civarında yaşayan insanlara
peygamber olarak gönderildi. Onları Allahü teâlâya iman ve ibadet etmeye
çağırdı. Bu uğurda pek çok zahmet çekti. Sonra malı, evlâdı ve bedeni ile imtihan
edildi. Eyyub Aleyhisselam çok büyük sıkıntılara göğüs gerdi. Sabrı, kullukta kusur
etmeyip şikâyette bulunmayışı ve başka güzel vasıfları ile ibadet ehline ve
akıl sahiplerine örnek oldu.
Allahü Teâlâ
hazret-i Eyyub’u imtihan etmeyi murâd etti. Onun mallarını çeşitli vesilelerle
elinden aldı. Koyunları sel, ekinleri ise rüzgâr ile telef oldu. Şeytan çoban suretinde
ağlayarak Eyyub aleyhisselamın yanına geldi. O sırada insanlara vaaz ve nasihatte
bulunan Eyyub aleyhisselama mallarının ve servetinin telef olduğunu söyledi.
Hazret-i Eyyub bu haber karşısında hiç şikâyette bulunmayarak Allahü teâlâya
hamd ve şükürde bulundu ve “Üzülme! O malı mülkü bana Rabbim vermişti. Şimdi de
aldı. Çünkü sahibi O’dur.” dedi. Bu sözleri ve hareketi karşısında şeytan
perişan olup, geri gitti.
Sonra Allahü Teâlâ
Eyyub aleyhisselamın, çocuklarının (7 kız, 7 erkek) da zelzeleyle ruhlarını
aldı. Bu defa hoca şekline giren şeytan feryâd ve figan ederek Eyyub
aleyhisselamın yanına geldi; “Ey Eyyub! Allahü Teâlâ evini zelzele ile yıktı.
Çocukların öldü. Her biri parça parça oldular.” dedi. Çocuklarına olan
şefkatinden dolayı gözlerinden yaşlar gelen Eyyub Aleyhisselam sabır ve
tevekkül ederek, Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi. Şeytana da: “Ey mel’ûn!
Sen İblissin. Beni Rabbime isyana teşvik etmek istiyorsun. Şunu bil ki, evlâdım
bir emanet idi. Rabbime niçin incineyim. Rabbime hamd ederim.” buyurdu. Bundan
sonra Allahü Teâlâ Eyyub aleyhisselamın vücuduna hastalık verdi.
Hazret-i
Eyyub’un hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi. Akrabaları, komşuları ve başkaları
yanına uğramaz oldu. Yalnız hanımı Rahîme Hatun onu terk etmedi. Ona hizmetine devam
edip, ihtiyaç için neyi varsa sarf etti. Hazret-i Eyyub bu hastalık hâlinde de
şikâyet ve feryâdda bulunmayıp, hamd etti ve sabır gösterdi. Bu defa şeytan
Eyyub aleyhisselamın bulunduğu şehir halkına vesvese vererek; “Onun hastalığı
size geçer, onu şehrinizden çıkarın.” dedi. Şehir halkı Eyyub aleyhisselamı ve
hanımı Rahîme’yi şehirden dışarı çıkardılar. Rahîme Hatun şehrin dışında bir
yerde hazret-i Eyyub’a hizmete devam etti.
Hazret-i
Eyyub, 7, 13, 18 yıl dert ve belâ (cilt hastalığı, cüzam olduğu söylenir)
içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi. Şeytan, bu defa insan suretinde
Rahîme Hatunun karşısına çıkıp onu Eyyub aleyhisselamın hizmetinden alıkoymaya
çalıştı. Ona; “Kendine yazık ediyorsun. Hastalığı sana geçer.” dedi. Rahîme
Hatun ise, şeytana; “Onun üzerimdeki hakkı çoktur, ödeyemem. Nimet ve rahat
vaktinde onunla yaşadım. Bu hastalık hâlinde onu bırakamam.” dedi. Dönüşte,
olanları hazret-i Eyyub’a anlattı. Eyyub Aleyhisselam da onun iblis yani şeytan
olduğunu ve onun vesvesesinden sakınmasını söyledi. Şeytan daha sonra da Rahîme
Hatunun karşısına çıkarak, vesvese vermeye çalıştıysa da aldırış etmedi.
Hazret-i
Eyyub’un hastalığı gittikçe şiddetlendi. Onun bu hâli beden, kalp ve lisanıyla
yaptığı kulluk ve peygamberlik vazifelerini iyice zorlaştırdı. O zaman Allahü
teâlâya dua ve niyazda bulundu: “Bana gerçekten hastalık isabet etti. Sen
merhamet edenlerin en merhametlisisin.” dedi. Allahü Teâlâ onun dua ve niyazını
kabul etti.
Bir gün Eyyub
aleyhisselamın hanımı Rahîme Hatun yiyecek aramaya çıkmıştı. İkindi vakti
Allahü teâlânın lütuf ve müjdesi ulaştı. Cebrail Aleyhisselam gelerek Allahü
teâlâdan; “Ey Eyyub! Belâ verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat ve nimet
vereceğim.” haberini getirdi. Allahü Teâlâ; “(Ey Eyyub!) Ayağını yere vur. Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç.” (Sâd
suresi: 42) buyurdu. Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyub Aleyhisselam ayağını yere
vurdu. Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırdı. Sıcak sudan gusül edince
bedenindeki, soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate
kavuştu. Kuvveti geri geldi. Taze bir genç oldu. Elinden alınmış olan mallarını
Allahü Teâlâ geri iade etti. Çok sayıda evlâd ihsan etti veya bir rivayette
ölmüş olan oğullarını diriltti. Yüz çeviren dostları kendisine muhabbetle
yöneldiler.
Eyyub
aleyhisselamın hastalığı afiyet hâline dönüşünce, o gece seher vaktinde bir ah
eyledi. Sebebini sorduklarında; “Her gece seher vaktinde «Ey bizim hastamız
nasılsın?» diye ses duyardım. Şimdi o vakit geldi; «Ey sıhhatli kulumuz
nasılsın?» sesini duyamadım. Onun için ağlıyorum.” Buyurdu.
Eyyub Aleyhisselam
ömrünün sonunda en olgun evlâdı olan Havmel’i vâsi tayin etti. Teçhiz ve tekfin
işlerini ona ısmarladı. Yüz kırk sene ömür sürdükten sonra vefat etti. Bişr
isimli bir oğlunun peygamberliğinde ihtilâf olunmuştur. Onun yaşıyla ilgili
başka rivayetler de vardır. Hazret-i Eyyub’un kabri Şam’da Beseniyye denilen
yerdedir
Eyyub (a.s)'ın Yemini:
1- İbn Abbas'ın naklettiğine göre İblis doktor suretinde hanımı ile karşılaşmış,
onu Eyyub'u tedavi etmek için çağırmış. İblis: "Şu şartla onu tedavi
ederim, demiş. İyileşecek olursa sen beni iyileştirdin diyecek, bunun dışında
ondan hiçbir karşılık istemiyorum." Hanımı: Peki diyerek Eyyub'a böyle
davranması doğrultusunda da kanaat belirtince, onu dövecek diye yemin etmiş
ve: Yazık sana! O dediğin kişi şeytandır, demişti.
2- Said b. el-Müseyyeb'in naklettiğine göre önceden Eyyub'a getirdiği ekmekten
daha fazlasını getirmiş. O hıyanet edeceğinden korkunca, mutlaka onu dövecek
diye yemin etmiş.
3- Yahya b. Sellam ve başkalarının anlattığına göre de şeytan Eyyub'un
hanımını Eyyub'u kendisine kurban olarak bir keçi kesmeye mecbur etmesini ve
bunun sonucunda da iyileşeceğini belirterek telkinde bulunmuş. Hanımı bundan
Eyyub'a söz edince, iyileştiği takdirde ona yüz sopa vuracağına dair yemin
etmiş.
4- Denildiğine göre hanımı saç örüklerini iki ekmek karşılığında satmış.
Çünkü Eyyub'a yemek üzere götürecek hiçbir şey bulamamıştı. Eyyub ise ayağa
kalkmak istedi mi ona tutunurdu. İşte onu dövmeye yemin etmesinin sebebi bu
olmuştu.
Hanımı Efrahim kızı (veya Mişa kızı
Rahme ve Yakup kızı Liya veya Mişa kızı Mahir) bir ihtiyaç için gitmişti. Geç
döndü. Veya şeytan ona; Hz. Eyyub'a mahzur bir kelimeyi söylemesini telkin
etti: O kelimeyi söylemesi için işarette bulundu ve o da «Bu belâ ne zamana
kadar devam edecektir?» dedi veya daha önce getirdiğinden fazla ekmek getirdi.
Eyyub zannetti ki bu hususta haram bir şey işlemiştir. Şifaya kavuştuğunda ona
yüz sopa atacağına dair yemin etti.
Yüce Allah ona
şifa verince eline bir demet sap alarak onlarla vurmasını emretmişti. O da
yaklaşık yüz kadar kurumuş bir salkım demeti aldı ve ona bunlarla bir defa
vurdu.
Mucizeleri:
1. Eyyub aleyhiselâmın duası bereketi ile koyunların yünleri ibrişim olurdu
1. Eyyub aleyhiselâmın duası bereketi ile koyunların yünleri ibrişim olurdu
2. Eyyub Aleyhisselam kavminin hâkimini imana
davet ettiği vakit o da; “Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasını senden
mucize olarak isterim.” demişti. Hazret-i Eyyub dua etti. Nihayet evin
direkleri düştü ve ev havada kaldı. Hâkim bu mucizeyi gördüğü hâlde iman etmedi
3. Eyyub aleyhisselamın duasıyla
çöldeki seraplar ve dumanlar su olurdu
Konuyla ilgili ayetler
Nisa
163
163. Biz Nuh'a
ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da variyettik. Ve
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya, Eyyub’a, Yunus’a,
Harun'a ve Süleyman'a variyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.
Enam 84
84. Biz ona İshak ve Ya'kub'u da armağan ettik; hepsini de doğru
yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub’u,
Yusuf’u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik. Biz, iyi davrananları böyle
mükâfatlandırırız.
Enbiya 83-84
83. Eyyub’u da an. Hani rabbine, “Başıma
bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünüsün" diye niyaz etmişti.
84. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler
için anılacak bir örnek olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa
giderdik; ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Sad
41-44
41. Kulumuz Eyyub’u da an. O, Rabbine, "Şeytan
bana sıkıntı ve acı vermektedir" diye seslenmişti.
42. "Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"
43. Tarafımızdan bir rahmet ve akıl izan sahipleri
için de anılacak bir örnek olmak üzere ona aile efradını, ayrıca bunlarla
birlikte bir misimi daha bağışladık.
44. "Eline bir demet bitki sapı alıp onunla vur
ve böylece yeminini bozmamış ol" (dedik). Gerçekten
biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Yönü hep Allah'a
dönüktü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder