18 Ocak 2017 Çarşamba

HZ EYYUB

İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Hazret-i İshak’ın oğlu Ays’ın neslindendir, Eyyub b. Âmûs b. Râzic (veya Ruil) b. Ays. Annesi ise Hz. Lût (a.s.) soyundandır. Hanımı da, Efrahim b. Yusuf'un kızıdır. Kendisine yedi kişi iman etti.
Yüz kırk sene yaşadı. Sabrı ile insanlık tarihinde darbımeselle anılan Eyyub Aleyhisselam, Kur’ân-ı kerîmde zikredilmiştir. Tercih olunan görüşe göre Hz. Eyyub, Hz. İbrahim'den daha önce yaşamıştır. Aralarında 100 yıldan fazla bir sü­re vardır.

Eyyub aleyhisselamın çok mal ve serveti ile on oğlu vardı. Sürü sürü hayvanları, bağları ve bahçeleri bulunuyordu. Şam civarında Beseniyye mevkiindeki çiftliklerinde binlerce insan çalışırdı. Fakat servetinin çokluğu onu Allah yolundan alıkoymadı. Eyyub Aleyhisselam Şam civarında yaşayan insanlara peygamber olarak gönderildi. Onları Allahü teâlâya iman ve ibadet etmeye çağırdı. Bu uğurda pek çok zahmet çekti. Sonra malı, evlâdı ve bedeni ile imtihan edildi. Eyyub Aleyhisselam çok büyük sıkıntılara göğüs gerdi. Sabrı, kullukta kusur etmeyip şikâyette bulunmayışı ve başka güzel vasıfları ile ibadet ehline ve akıl sahiplerine örnek oldu.

Allahü Teâlâ hazret-i Eyyub’u imtihan etmeyi murâd etti. Onun mallarını çeşitli vesilelerle elinden aldı. Koyunları sel, ekinleri ise rüzgâr ile telef oldu. Şeytan çoban suretinde ağlayarak Eyyub aleyhisselamın yanına geldi. O sırada insanlara vaaz ve nasihatte bulunan Eyyub aleyhisselama mallarının ve servetinin telef olduğunu söyledi. Hazret-i Eyyub bu haber karşısında hiç şikâyette bulunmayarak Allahü teâlâya hamd ve şükürde bulundu ve “Üzülme! O malı mülkü bana Rabbim vermişti. Şimdi de aldı. Çünkü sahibi O’dur.” dedi. Bu sözleri ve hareketi karşısında şeytan perişan olup, geri gitti.

Sonra Allahü Teâlâ Eyyub aleyhisselamın, çocuklarının (7 kız, 7 erkek) da zelzeleyle ruhlarını aldı. Bu defa hoca şekline giren şeytan feryâd ve figan ederek Eyyub aleyhisselamın yanına geldi; “Ey Eyyub! Allahü Teâlâ evini zelzele ile yıktı. Çocukların öldü. Her biri parça parça oldular.” dedi. Çocuklarına olan şefkatinden dolayı gözlerinden yaşlar gelen Eyyub Aleyhisselam sabır ve tevekkül ederek, Allahü teâlâya teslimiyetini bildirdi. Şeytana da: “Ey mel’ûn! Sen İblissin. Beni Rabbime isyana teşvik etmek istiyorsun. Şunu bil ki, evlâdım bir emanet idi. Rabbime niçin incineyim. Rabbime hamd ederim.” buyurdu. Bundan sonra Allahü Teâlâ Eyyub aleyhisselamın vücuduna hastalık verdi.

Hazret-i Eyyub’un hastalığı gün geçtikçe şiddetlendi. Akrabaları, komşuları ve başkaları yanına uğramaz oldu. Yalnız hanımı Rahîme Hatun onu terk etmedi. Ona hizmetine devam edip, ihtiyaç için neyi varsa sarf etti. Hazret-i Eyyub bu hastalık hâlinde de şikâyet ve feryâdda bulunmayıp, hamd etti ve sabır gösterdi. Bu defa şeytan Eyyub aleyhisselamın bulunduğu şehir halkına vesvese vererek; “Onun hastalığı size geçer, onu şehrinizden çıkarın.” dedi. Şehir halkı Eyyub aleyhisselamı ve hanımı Rahîme’yi şehirden dışarı çıkardılar. Rahîme Hatun şehrin dışında bir yerde hazret-i Eyyub’a hizmete devam etti.

Hazret-i Eyyub, 7, 13, 18 yıl dert ve belâ (cilt hastalığı, cüzam olduğu söylenir) içinde kaldı. Hâlinden hiç şikâyet etmedi. Şeytan, bu defa insan suretinde Rahîme Hatunun karşısına çıkıp onu Eyyub aleyhisselamın hizmetinden alıkoymaya çalıştı. Ona; “Kendine yazık ediyorsun. Hastalığı sana geçer.” dedi. Rahîme Hatun ise, şeytana; “Onun üzerimdeki hakkı çoktur, ödeyemem. Nimet ve rahat vaktinde onunla yaşadım. Bu hastalık hâlinde onu bırakamam.” dedi. Dönüşte, olanları hazret-i Eyyub’a anlattı. Eyyub Aleyhisselam da onun iblis yani şeytan olduğunu ve onun vesvesesinden sakınmasını söyledi. Şeytan daha sonra da Rahîme Hatunun karşısına çıkarak, vesvese vermeye çalıştıysa da aldırış etmedi.

Hazret-i Eyyub’un hastalığı gittikçe şiddetlendi. Onun bu hâli beden, kalp ve lisanıyla yaptığı kulluk ve peygamberlik vazifelerini iyice zorlaştırdı. O zaman Allahü teâlâya dua ve niyazda bulundu: “Bana gerçekten hastalık isabet etti. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.” dedi. Allahü Teâlâ onun dua ve niyazını kabul etti.

Bir gün Eyyub aleyhisselamın hanımı Rahîme Hatun yiyecek aramaya çıkmıştı. İkindi vakti Allahü teâlânın lütuf ve müjdesi ulaştı. Cebrail Aleyhisselam gelerek Allahü teâlâdan; “Ey Eyyub! Belâ verdim sabrettin. Şimdi ben sıhhat ve nimet vereceğim.” haberini getirdi. Allahü Teâlâ; (Ey Eyyub!) Ayağını yere vur. Çıkan sudan gusleyle ve soğuğundan iç.” (Sâd suresi: 42) buyurdu. Bu emr-i ilâhî üzerine Eyyub Aleyhisselam ayağını yere vurdu. Biri sıcak, biri soğuk, iki pınar fışkırdı. Sıcak sudan gusül edince bedenindeki, soğuk sudan içince içindeki hastalıklardan kurtuldu ve sıhhate kavuştu. Kuvveti geri geldi. Taze bir genç oldu. Elinden alınmış olan mallarını Allahü Teâlâ geri iade etti. Çok sayıda evlâd ihsan etti veya bir rivayette ölmüş olan oğullarını diriltti. Yüz çeviren dostları kendisine muhabbetle yöneldiler.

Eyyub aleyhisselamın hastalığı afiyet hâline dönüşünce, o gece seher vaktinde bir ah eyledi. Sebebini sorduklarında; “Her gece seher vaktinde «Ey bizim hastamız nasılsın?» diye ses duyardım. Şimdi o vakit geldi; «Ey sıhhatli kulumuz nasılsın?» sesini duyamadım. Onun için ağlıyorum.” Buyurdu.

Eyyub Aleyhisselam ömrünün sonunda en olgun evlâdı olan Havmel’i vâsi tayin etti. Teçhiz ve tekfin işlerini ona ısmarladı. Yüz kırk sene ömür sürdükten sonra vefat etti. Bişr isimli bir oğlunun peygamberliğinde ihtilâf olunmuştur. Onun yaşıyla ilgili başka rivayetler de vardır. Hazret-i Eyyub’un kabri Şam’da Beseniyye denilen yerdedir

 Eyyub (a.s)'ın Yemini:

1- İbn Abbas'ın naklettiğine göre İblis doktor suretinde hanımı ile karşı­laşmış, onu Eyyub'u tedavi etmek için çağırmış. İblis: "Şu şartla onu tedavi ederim, demiş. İyileşecek olursa sen beni iyileştirdin diyecek, bunun dışın­da ondan hiçbir karşılık istemiyorum." Hanımı: Peki diyerek Eyyub'a böyle davranması doğrultusunda da kanaat belirtince, onu dövecek diye yemin et­miş ve: Yazık sana! O dediğin kişi şeytandır, demişti.

2- Said b. el-Müseyyeb'in naklettiğine göre önceden Eyyub'a getirdiği ek­mekten daha fazlasını getirmiş. O hıyanet edeceğinden korkunca, mutlaka onu dövecek diye yemin etmiş.

3- Yahya b. Sellam ve başkalarının anlattığına göre de şeytan Eyyub'un hanımını Eyyub'u kendisine kurban olarak bir keçi kesmeye mecbur etme­sini ve bunun sonucunda da iyileşeceğini belirterek telkinde bulunmuş. Hanımı bundan Eyyub'a söz edince, iyileştiği takdirde ona yüz sopa vuraca­ğına dair yemin etmiş.

4- Denildiğine göre hanımı saç örüklerini iki ekmek karşılığında satmış. Çünkü Eyyub'a yemek üzere götürecek hiçbir şey bulamamıştı. Eyyub ise aya­ğa kalkmak istedi mi ona tutunurdu. İşte onu dövmeye yemin etmesinin se­bebi bu olmuştu.

Hanımı Efrahim kızı (ve­ya Mişa kızı Rahme ve Yakup kızı Liya veya Mişa kızı Mahir) bir ihtiyaç için gitmişti. Geç döndü. Veya şeytan ona; Hz. Eyyub'a mahzur bir kelimeyi söylemesini telkin etti: O kelimeyi söylemesi için işarette bulundu ve o da «Bu belâ ne zamana kadar devam edecektir?» dedi veya daha önce getirdiğinden fazla ekmek getirdi. Eyyub zannetti ki bu hususta haram bir şey işlemiştir. Şifaya ka­vuştuğunda ona yüz sopa atacağına dair yemin etti.
Yüce Allah ona şifa verince eline bir demet sap alarak onlarla vurmasını emretmişti. O da yaklaşık yüz kadar kurumuş bir salkım demeti aldı ve ona bunlarla bir defa vurdu.

Mucizeleri: 
1. Eyyub aleyhiselâmın duası bereketi ile koyunların yünleri ibrişim olurdu
2. Eyyub Aleyhisselam kavminin hâkimini imana davet ettiği vakit o da; “Evimdeki direklerin kalkarak havada durmasını senden mucize olarak isterim.” demişti. Hazret-i Eyyub dua etti. Nihayet evin direkleri düştü ve ev havada kaldı. Hâkim bu mucizeyi gördüğü hâlde iman etmedi
3. Eyyub aleyhisselamın duasıyla çöldeki seraplar ve dumanlar su olurdu

Konuyla ilgili ayetler
Nisa 163
163. Biz Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da variyettik. Ve İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya, Eyyub’a, Yunus’a, Harun'a ve Süley­man'a variyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.




Enam 84
84. Biz ona İshak ve Ya'kub'u da armağan ettik; hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u, Süleyman'ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa'yı ve Harun'u doğru yola iletmiştik. Biz, iyi davranan­ları böyle mükâfatlandırırız.




Enbiya 83-84
83. Eyyub’u da an. Hani rabbine, “Başıma bu dert geldi. Ama sen merhametlilerin en üstünü­sün" diye niyaz etmişti.
84. Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için anılacak bir örnek olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik; ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.

Sad 41-44
41. Kulumuz Eyyub’u da an. O, Rabbine, "Şeytan bana sıkıntı ve acı vermektedir" diye seslenmişti.
42. "Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"
43. Tarafımızdan bir rahmet ve akıl izan sahipleri için de anılacak bir örnek olmak üzere ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir misimi daha bağışladık.

44. "Eline bir demet bitki sapı alıp onunla vur ve böylece yeminini bozmamış ol" (dedik). Gerçekten biz onu sıkıntılara dayanıklı bulduk. O ne güzel bir kuldu! Yönü hep Allah'a dönüktü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder