Zün-Nun balık sahibi
demektir. Nun: Balıktır. Yunus ile Zu'n-Nûn aynı kişilerdir Künyesi Yunus bin
Matta’dır. Hz. Yunus, rivayete göre 28 yaşında peygamber olmuştur. İranlı'dır.
Allah’ın
elçisi Hz. Yunus rivâyetlere göre Musul İlinin içinde bir kasaba olan Ninova’ya
peygamber olarak gönderilir ve toplumunu Allah’tan aldığı görevle 9 veya 33 yıl
boyunca uyarır. Ninova kasabasında 100.000'in üstünde nüfusu bulunan bir kavim
yaşamaktaydı. Bu kasabanın kralı Hazkıya idi. Bunların hemen hepsi azılı
putperest idi. Toplum onu dinlemez. İbn
Mes'ud'a göre, Hz. Yunus, kavmini üç güne kadar azabın geleceği ile tehdit
eder, Allah’tan kendisine hicret emri
gelmeden toplumunu terk eder. Yunus (a.s)ın toplumu peygamberleri Yunus (a.s)
aralarından ayrılıp gidince onun vaadettiği azabın kendilerine doğru
yaklaşmakta olduğunu görürler ve hemen hatalarını anlayıp tevbe edip Rab’lerine
kulluğa dönerler. Allah da onları affetti ve üzerlerine gelmekte olan azabı
kaldırdı.
Kur’an’ın
ifadesine göre koşarak gitmişti. Kölenin efendisinden kaçtığı gibi toplumundan
kaçtı ve bir gemiye bindi. Gemi şiddetli bir fırtınaya tutuldu. Gemidekiler:
Bu sizden birinizin günahı sebebiyledir, dedi. Yunus bu günahı işleyenin
kendisi olduğunu bilerek: Bu benim günahım sebebiyledir, haydi beni denize
atınız, dedi. Onlar ise kura çekmeden böyle bir teklifi kabul etmediler.
"Kura çekmişti de kaybedenlerden olmuştu."
Bunun üzerine
onlara: Ben bu işin benim günahım sebebiyle olduğunu size söylemiştim, dedi.
Ancak onlar yine onu ikinci defa kura çekmeden atmayı kabul etmediler. İkinci
kurada da o yenilenlerden oldu. Fakat üçüncü bir defa daha kura çekmeden onu
denize atmayı kabul etmediler. Üçüncü kurada da yenilenlerden oldu. Bunu
görünce kendisini denize attı. Bu iş gece karanlığında olmuştu, onu balık
yutmuştu.
Derken kendini kınar olduğu halde, yaptıklarından pişmanlık duyar olduğu
halde, onu bir balık yutar. Balığın karnında, karanlıklar içinde Rabbine
yalvarıp yakarır. Hatasını anlayıp Allah’a istiğfarda bulunur. Rabbimiz buyurur
ki, “eğer Allah’ı çokça zikredenlerden, tesbih edenlerden, gündeme alıp
yüceltenlerden olmasaydı, o balığın karnında kıyamet gününe kadar kalmış
gitmişti, unutulup gitmişti.”
Hatasını anlayıp Rabbine:
“Ya Rabbi beni affet, seni tesbih ve tenzih ederim. Ya Rabbi ben zalimlerden
oldum. Ben sana, toplumuma ve kendi kendime zulmedenlerden oldum. Ben görev
yerimi terk ettim. Ben kendimi senin görmek istemediğin bir konuma indirdim.
Ben yapmamam gerekeni yaptım. Ama ya Rabbi, senden ve rahmetinden de ümidimi kesmiyorum.
Sen yücesin, Sen noksan sıfatlardan münezzehsin, affına sığınıyorum ya Rabbi,”
diye dua etti, tesbih etti.
Allah O'nu balığın karnında üç gün veya yedi gün yahut
daha çok veyahut daha az bir müddetle balığın onu çiğneyip hazmetmesinden
korudu Sonunda o hasta bir durumdayken biz onu çıplak bir yere, bir sahile
atıverdik, çıkarıverdik. Üzerine sık ve geniş yapraklı, büyük yapraklı kabağa
benzer bir ağaç bitirdik. Böylece onu hem gölgelendirdik, hem içecek ve yiyecek
sunduk. Bu
hadise bazı rivayetlere göre Dicle Nehri'nde yani Basra Körfezi'ne yakın bir
yerde olmuştur
Onu nüfusu yüz
bin olan veya sayısı daha da artan bir topluluğa elçi olarak gönderdik. Sonunda
onlar ona iman ettiler ve Biz de onları bir süreye kadar yaşattık,
yararlandırdık. Rabbimizin bu “gönderdik” buyurduğu yer, Yunus’un (a.s) önceki
görev mahallidir. Rabbimiz onu affetti ve tarihte helâkten dönen, tevbeleri
kabul edilen tek kavim olan o kavme, yine onu peygamber olarak gönderdi.
Hz. Yûnus (a.s)'un, başka bir kavme peygamber olarak gönderildiğini söyleyenler
de olmuştur.
Hz.
Yunus, bilahara Ninova şehrini terkederek uzlete çekildiği bir yerde vefat
etmiştir. Daha sonra da Ninova şehrini düşmanları kuşatarak harab etmişlerdir.
Oraya hâkim olan Asuriye devleti de tarih sahnesinden silinmiştir.
Konuyla ilgili ayetler
Nisa 163
163. Biz Nuh'a
ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub'a, torunlara, İsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a,
Harun'a ve Süleyman'a vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.
Enam 86
86. İsmail, Elyesa', Yûnus ve Lût'u da (hidayete
erdirdik). Hepsini âlemlere üstün kıldık.
Yunus 98
98. Heyhat! (O helak edilen beldelerden) bir belde halkı
iman edip de imanı kendisine yarar sağlasaydı ya! Ama Yûnus'un kavmi müstesna!
Onlar İman edince dünya hayatındaki zillet azabını üstlerinden kaldırmış ve
kendilerine belirli süreye kadar imkân vermiştik
Enbiya
87-88
87. Zünnûn'u da (Yûnus) zikret. Hani öfkeli bir halde geçip gitmiş, bizim kudretimizin kendisine yetmeyeceğini zannetmişti. Sonunda karanlıklar içinde, "Senden başka hiçbir tanrı
yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben kötü işler yapmışım!" diyerek yalvardı.
88,
Bunun üzerine duasını kabul ettik ve onu
sıkıntıdan kurtardık. İşte biz iman etmiş olanları böyle kurtarırız,
Saffat 139-148
139. Kuşkusuz Yûnus da
elçilerimizdendi.
140. Vaktiyle o, yüklü bir gemiyle
ülkesinden kaçmıştı.
141. Kur'aya girdi re kaybedenlerden
oldu.
142. (Kaçmakla) kötü bir iş yapmış olarak kendisini balık (balina)
ağzına aldı. Doğrusu o kınanacak bir iş
yapmıştı.
143. Eğer o, Allah'ın şanını
yüceltenlerden olmasaydı,
144. Kıyamete kadar balığın kanında
kalacaktı.
145. Sağlığı bozulmuş olarak onun
ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık;
146. Üstüne (gölge
yapması için) kabak türünden bir bitki
bitirdik.
147. Bir defa daha onu yüz bin ya da
daha fazla kişiye elçi olarak gönderdik.
148. Bu kez onlar iman ettiler, biz
de kendilerini belirli bir vakte kadar nimetlerimizle yaşattık
Kalem 48-50
48. Sen rabbinin hükmüne sabret; şu
balık sahibi gibi olma. Hani o, öfkeli olarak seslenmişti.
49. Rabbinin lütfü imdadına
yetişmeseydi o, mutlaka ıssız bir sahaya kınanmayı hak etmiş olarak atılacaktı.
50. Fakat rabbi onu seçip
sâlihlerden eyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder